Yeni Bakanlar Kurulu ilk ne zaman toplanacak!

Yeni Bakanlar Kurulu ilk ne zaman toplanacak!
Yeni Bakanlar Kurulu ilk ne zaman toplanacak? Başbakan Ahmet Davutoğlu; "İlk Bakanlar Kurulu Pazartesi veya Salı toplanacak" dedi.Başbakan Ahmet Davutoğlu, canlı yayında açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, 'Türkeş AK Parti'ye geçecek mi?' sorusuna "Böyle bir şeyi siyasi saygıya uygun görmem. Türkeş AK Parti'ye geçmek için 'evet' demedi. Alternatifini düşünerek o kararı almadı" diye konuştu.İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, canlı yayında açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, 'Türkeş AK Parti'ye geçecek mi?' sorusuna "Böyle bir şeyi siyasi saygıya uygun görmem. Türkeş AK Parti'ye geçmek için 'evet' demedi. Alternatifini düşünerek o kararı almadı" diye konuştu.

İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:

"Kabinede daha fazla hanımın olmasını istiyordum ama şartlar itibariyle elimizin çok serbest olduğu bir kabine değil burası. Anayasal zorunluluğu olan bir hükümet kurduk. Tercih hakkının tamamen benim elimde olmadığı bir tablo. Buna riayeti esas aldığım için 5-3-3 oranında bir isim tespit ettik. Bu anayasal bir zorunluluktu. 3 üye 'evet' dedi ve anayasal zorunluluk yerine getirilmiş oldu. Türkiye'nin resmi buraya yansısın dedim. Öyle bir temsil gücü olsun ki bu kabilenin herkes orada kendisini hissetsin.

''BU KABİNE TÜRKİYE'Yİ İDARE EDECEK''

AK Parti'den 13 bakanlığı 11'e düşürdük. Bu zorunluluktu. 11 Bakan arkadaşımı muhafaza ettim. 2 Bakan arkadaşıma teşekkür ettim. (Volkan Bozkır ve Ayşenur İslam) Bu kabine Türkiye'yi idare edecek. Kimse 'bu isim ne arıyor' demesin diye uzmanlığa baktım.

Türkiye'den her rengin temsil edildiği, Kürt, Türk, Alevi, Zaza, MHP'li, gençliğinde birbirleriyle karşı karşıya durmuş iyi bir kabine kurduğumuz düşüncesindeyim. Sonucunun da hayırlı olacağı düşüncesindeyim.

Bu anayasal bir hükümet, AK Parti hükümeti değil.

Bu koalisyon hükümeti oluşmayınca, meclis üzerine düşen sorumluluğun bir grup tarafından üstlenilmesi lazımdı. Reddedenler anayasa çizgisinin dışına çıkmış oldular. Bir tek bu hükümetle olan açıklamamı Başbakanlık'ta yaptım, öncekileri AK Parti Genel Merkezi'nde yapmıştım.

''KARAR ONLARINDI''

Diğer partilerle olan isimlendirmeleri ben yaptım ama karar onlarındı.

O kabineden daha fazla mutluluk duyardım. Buna olumlu bir cevap almadık. Meydanlarda rekabet ederdik, Bakanlar Kurulu'nda Türkiye meselelerini tartışırdık.

HDP AK Parti ile olmaz demişti, teröre de destek vermişti. 2 HDP'li bakan Davutoğlu hükümetinde yer almazdı. Açık söylüyorum. Terörle tutumunu net olarak ortaya koymaları lazımdı. Anayasal bir zorunluluktu onların kabinede yer alması.

CHP ve MHP bizi ve Türkiye'yi kıskaca sokmak istedi. Bu anayasayı anlamamak, saygı duymamak demek. Bahçeli yine bir takım tweetlerle ifadeler kullanmış. O muhakeme kabiliyeti ile, 'bu anayasa bize ne diyor' deseydi...

''LİSTEYİ BEN HAZIRLADIM''

Liste tamamen benim tarafımdan hazırlanmıştır. Cumhurbaşkanı ile de istişareler etmişizdir. Milletvekili olmayan arkadaşları da ilkesel bazlarda istişare ediyoruz, bu doğal bir şey. Bu eskiden de oldu. Cumhurbaşkanları her zaman onay döneminde görüşlerini bildirmişlerdir.

Bu "ahlaksız teklif" tabiri benim yüreğime dokunan bir kelimedir. Çünkü bana değil Anayasa'ya söylenmiş oldu.

Ben Cumhurbaşkanı'nın kararını kabul etmeseydim, anayasa ne olacağını yazmamıştı. Türkiye'de bir hükümet boşluğu olacaktı. Keşke içtihatı başka türlü oluşturmuş olsaydık.

TÜRKEŞ'İN 'EVET' KARARI

Türkeş'e mektup yazana kadar hiçbir görüşmem olmadı. Türkeş'i daha önceden tanıyorum. Birçok toplantıda beraber olduk. Aile geçmişini de siyasi kariyerini de bilirim. 'Evet' cevabını vermesi beni şaşırtmadı. 'Evet' dedikten sonra bir telefon görüşmemiz oldu ve teşekkür ettim. Sonraki gün bir araya geldik. Açık yürekliliğini bilirim. Türkeş bence içinden gelen sesi dinledi. 'Bu bir devlet görevidir. Şuan bunu yapmazsam ileride bunu yapamam' dediğini düşünüyorum.

'Hayır' diyen herkese şaşırdım. Onları tanıdığım kadarıyla tercih kararlarına şaşırdım. Levent Tüzel'in 'hayır' demesi başka şeylere dayanıyordu. Farklı bir 'hayır' o.

Türkeş AK Parti'ye geçecek mi?

Böyle bir şeyi siyasi saygıya uygun görmem. Türkeş AK Parti'ye geçmek için 'evet'demedi. 'Partiden ihraç edilirseniz' diye düşünmem ben. Türkeş alternatifini düşünerek o kararı almadı.

Bu bir AK Parti görevi değil. Bu hükümete giren AK Parti'ye geçmiş olmuyor. Bunu Türkeş'e söylemeyi doğru görmem, etik görmem.

BAHÇELİ'NİN TWEET'LERİ

Sayın Bahçeli ile görüştüğümüzde de kısaca ifade ettim. Kendisiyle görüştüğünüzde gösterdiği saygılı tavır ile yazılı metin arasında herhangi bir bağ kurmak mümkün değildir. Ben yakıştıramıyorum. Herhalde başkaları yazıyor. Eğer Bahçeli yazıyorsa ikili bir Bahçeli ortaya çıkıyor. Hangi Bahçeli olduğunu bilelim ki biz de ona göre karşılık verelim. Sayın Bahçeli'ye bir parti Genel Başkanı olarak saygı gösteririm. Şunu okuyan birisi 'Bahçeli şunu istemiş' der mi? Hükümet olmak istiyor musun? Erken seçime gitmek istiyor musun? Sen milletin huzuruna çıktığında 'Bana oy verin ama anamuhalefet görevi bende' diye mi siyaset yapacağım. Kafa karışıklığı var. En önemlisi niyet karışıklığı var. 'Ne istiyorsun kardeşim' sorusuna cevap çıkıyor mu bu tweet'lerden?

Hakaretlere gelince bu yakışmıyor. Ülkücü, MHP'li gençler şu üsluptan ne öğrenecekler? Benim ağzımdan hakaret çıktığını kimse gördü mü? Yorgun görünüyor muşum. Sabah erken saatte kalktım. Yorgun görünüyor muyum? Bir de Bahçeli'nin yüz ifadesine bakın. Yüzünde bir hayat emaresi görmek mümkün mü? Sabaha kadar çalışmaya varım. Mesele çalışmaya yüzün olsun, aşkın olsun. Ciddiye almıyorum, alsam söylenecek çok söz var da...

"SÜMEYYE'YE SÖYLENENLER BENİ ÇOK ÜZDÜ"

Sümeyye Erdoğan olayı beni çok üzdü. Hem akademik hayatımda hem de geçmişini bildiğim, tanıdığım, kızım gibi gördüğüm, ahlak abidesi bir genç hanıma söylenenler beni çok üzdü.

İLK Bakanlar Kurulu NE ZAMAN?

Bakanlar Kurulu toplantısı Pazartesi ya da Salı günü olur. Başbakan Yardımcısı arkadaşlarım benim dava arkadaşlarımdır. AK Parti içinde yerleri ayrıdır. Fakat Bakanlar Kurulu'nda hiçbir arkadaşımın birbirinden farkı yoktur.

"HDP TÜRKİYE'Yİ KARDEŞ KAVGASININ EŞİĞİNE GETİRDİ"

Ben HDP'yle koalisyonu doğru bulmadım, tavırlarından dolayı. Barışçıl bir siyasete geçmedikçe bizim HDP'yle işimiz yoktur. HDP Türkiye'yi kardeş kavgasının eşiğine getirdi. Biz HDP seçmenine saygıda kusur etmeyiz. Anayasal bir zorunluluk olarak o partiden 3 isme teklif götürdük. Şimdi beraber aynı kabinede olacağız. Benim bakanım olacaklar, bundan gocunmuyorum. Avrupalıların Türkiye'deki demokrasiyi de görmesini istedim. Avrupa Birliğine bizi nasıl tanıtacaklar onu da göreceğiz. Tabi çizgiyi de geçemezler, ben Başbakanım. Bakalım gerçek demokrasiyi istiyorlar mı, göreceğiz. Birisinin devlet diğerinin sivil toplum tecrübesi var.

Avrupa Birliği Bakanlığı yapan arkadaşımız, bu zeminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temsilcisi olarak Avrupa'da bulunacak. Ve bunu açıkça ifade ediyorum, bu temsili unutmamaası gerekir. Seçerken anayasal zorunluluk var ama yürütürken bu hükümetin iç disiplini ve uyumuna özen gösterecek. Dolayısıyla ben Ali Haydar Bey'in herhangir bir şekilde yurt dışıdna temsil anlamında bir zaaf oluşturmayacağını umud ediyorum. Brüksel'e gittiğinde bölücü terör örgütünün eylemlerini savunamaz. Ve o savunmadığı için de HDP'liler onu eleştiremez. Ya da Türkiye'deki anayasal düzen yerine şu düzen gelmelidir gibi bir fikri ortaya koyamaz. Bunlar tabi tecrübe ile beraber göreceğiz. Avrupa Birliği Bakanlığı bu açıdan hepimiz için bir yüzleşme bakanlığıdır. Avrupa Birliği tarafından da böyle. Türkiye'de özgürlüklerin olmadığını iddia eden bazı bakanlar karşılarında HDP'li bir bakanla temas kuracaklar.Avrupa Birliği açısından da bir sınamadır bu. Acaba Avrupa Birliği kendi ülkelerinin hangisinde bug görüşleri olan bir siyasal hareket bir temsil makamına getirilmiştir?

Türkiye'deki demokrasinin düzey ve seviyesini de Avrupalılar görmüş olacak. Ben onu görmek istiyorum.

SEÇİM GÜVENLİĞİ

Oy çıkmazsa öldürürüm" diyen bir Terör örgütü var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan bütün vatandaşlarımıza söylüyorum çekinmesinler. Bu konuda bir kaygı duyulmaması lazım.

"BİZ AKIL HAREKETİYİZ"

Türkiye şu anda yerküredeki en ilginç ve en cazibel siyaset labaratuvarı. Hiçbir ülkede görülmeyecek çeşitlilik, başka hiçbir ülkede görülmeyecek dinamizm Türkiye'de var. Onun için seçime katılım çok yüksek oldu. Çünkü herkes hareket halinde. AK Parti hareketi 12 yıl içinde başlangıç itibariyle 14 yıl içinde başka bir siyasi hareketin belki 140 yıl içinde yaşadığı tecrübeyi yaşadı. Hiçbir siyasi kadro aynı anda her şeyle birlikte test edilmedi. Darbe teşebbüsleri, vesayet çabaları, ekonomik krizlerdış politika anlayışı ve bunun getirdiği birtakım husumetler. Hepsi ile yüzleştik. Bu anlamda büyük bir tecrübe birikimi var.

14 yıl içinde öylesine zenginleşti ki AK Parti kadrosu devlet adamlığı vasfıyla, ben şu anda içinde 3,4,5 kabine çıkarabilirim. Hiç tereddütsüz herhangi birini. Derim ki halka, 4 kabine çıkarıp hangisini seçerseniz seçin ben aynı yetkinlikte o kabinenin Başbakanlığını yaparım diyecek güvene sahibim.Biz akıl hareketiyiz. AK Parti'nin yenilenmesi de lazım.

AK PARTİ-SP İTTİFAKI OLUR MU?

Her parti ile görüşme zemini olduğu kanaatindeyim. AK Parti içinde bu tür akımlar kendilerine yer buluyor.

BAŞKANLIK TARTIŞMASI

Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında yetki sorunu var. Bir yetki karmaşası var, çözülmesi lazım. Sistemin başkanlığa doğru evrilmesi doğrusudur. Yaşayacak bir sistem kurmamız doğrusudur. Sistem Cumhurbaşkanı ile aramızda temel üzerine yürüyor."