Türkiye-İran-Rusya'nın 8 maddelik Suriye bildirisi

Türkiye-İran-Rusya'nın 8 maddelik Suriye bildirisi
Rusya'nın Başkenti Moskova'da Türkiye-İran-Rusya'nın yaptığı Suriye görüşmelerinde alınan ortak kararlar ortaya çıktı...
Türk, Rus ve İranlı üst düzey yetkililerin önceki gün Rusya'nın başkenti Moskova'da düzenledikleri ve Suriye'de barışçı çözümü öngören zirvede, üzerinde uzlaşılan ortak bildirinin tam metni dün yayımlandı. Bildirinin ilk maddesinde üç ülkenin çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen desteklediği vurgulanıyor.

Hürriyet'ten Nerdun Hacıoğlu ve Uğur Ergan'ın haberine göre, Rusya'nın başkenti Moskova'da önceki gün bir araya gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, görüşmenin ardından gerçekleştirdikleri basın toplantısında ortak bir bildiri üzerinde anlaştıklarını açıklamıştı.

Yayımlanan 8 maddeli bildirinin tam metni şöyle:

1) İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor.
2) İran, Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin askeri bir çözümünün olmadığa inanıyor. BM'nin, bu krizin çözümünde BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı ile uyumlu olarak önemli bir rolü olduğunu kabul ediyor. Bakanlar, Uluslararası Suriye Destek Grubu'nun kararlarını da dikkate alıyor. Uluslararası toplumun tüm üyelerini bu belgelerde yer alan anlaşmaların uygulanması önündeki engellerin ortadan kaldırılması için dürüst bir biçimde işbirliği yapmaya çağırıyor.
3) İran, Rusya ve Türkiye, Halep'in doğusundaki sivillerin gönüllü bir biçimde tahliye edilmesine ve silahlı muhaliflerin organize bir biçimde çıkarılmasına izin veren ortak çabaları memnuniyetle karşılıyor. Bakanlar Fua, Kefreya, Zabadani ve Madaya'dan sivillerin kısmen tahliye edilmesini de memnuniyetle karşılıyor. Onlar (İran, Rusya ve Türkiye) bu sürecin kesintisiz ve güvenli bir biçimde tamamlanmasının garanti etmeyi kabul ederler. Bakanlar, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Dünya Sağlık Örgütü'ne tahliyelerin gerçekleşmesine yardım ettikleri için minnettar.
4) Bakanlar, ülke topraklarında ateşkes rejiminin genişletilmesi, insani yardımların engelsiz bir biçimde ulaştırılması ve sivillerin serbest dolaşımının önemi konusunda mutabıktır.
5) İran, Rusya ve Türkiye, Suriye hükümeti ve muhaliflerin üzerinde görüşme yaptıkları anlaşmanın hazırlanmasına yardımcı olmaya ve bu anlaşmanın garantörü olmaya hazır olduklarını belirtir. ‘Sahadaki' durum üzerinde etkisi olan diğer tüm ülkeleri de aynı şekilde davranmaya davet eder.
6) Onlar (İran, Rusya ve Türkiye) bu anlaşmanın, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı ile uyumlu olarak Suriye'deki siyasal sürecin yeniden başlaması için gereken itici gücün oluşmasına yardımcı olacağına emin.
7) Bakanlar, Kazakistan Devlet Başkanı'nın (Nursultan Nazarbayev) ilgili görüşmelerin (Suriyeli taraflar arasındaki barış görüşmeleri) Astana'da yapılması yönündeki nazik davetini not eder.
8) İran, Rusya ve Türkiye, IŞİD ve Nusra ile ortak mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırmak konusundaki kararlılıklarını doğrular.

RUS UZMANLARIN GÖRÜŞÜR: ANKARA İLE TAHRAN ANLAŞIRSA VERİMLİ OLUR

Rus Kommersant gazetesine açıklama yapan Rusya Stratejik Araştırmaları Enstitüsü uzmanı Elena Suponina, “Moskova-Ankara-Tahran Suriye üçgeni kurdu, ancak aralarında halen epey ve ciddi görüş ayrılıkları bulunuyor. Örneğin Türk tarafı İran himayeli Hizbullah örgütünün Suriye'deki faaliyetlerinin IŞİD veya El Nusra gibi yasaklanmasını istiyor. Dolayısıyla Tahran ile Ankara bu hususta ayrıca anlaşmaya varması gerek. Bu sağlanırsa Suriye barış süreci için Türkiye çok daha verimli katkıda bulunabilir” dedi.

Rus düşünce kuruluşu Uluslararası İlişkiler Konseyi Müdürü Andrey Kortunov, “ABD şu anda Suriye sahnesinden çekilmiş tavır sergiliyor. Eski Tahran-Washington-Moskova ekseni yerine Tahran-Moskova-Ankara ekseni dün (önceki gün) kuruldu. Bu üç ülke, Suriye'de himayeleri altında bulunan gruplara silahları bıraktırabilirse gerçekten barışa giden diplomasi yolu açılmış olur” dedi.

EMEKLİ BÜYÜKELÇİLERİNDEN DEĞERLENDİRME: CİDDİ BİR DEĞİŞİKLİK

Moskova'da Rusya, Türkiye ve İran'ın Suriye'de barış sürecinin garantörü olacaklarına dair mutabakata varmalarını Hürriyet'e değerlendiren emekli büyükelçiler, bunun Türkiye'nin Suriye politikasında önemli bir değişiklik olarak görülebileceğini ancak yapılanın doğru olduğunu vurguladılar. “Başka alternatif yoktu” diyen emekli büyükelçilerin değerlendirmeleri özetle şöyle:

Uluç Özülker: “Türkiye'nin Suriye politikasında ciddi bir değişikliğe gittiğinden hiç kuşkum yok. Geçmişteki Suriye politikasının yanlış olduğunu sürekli vurguladım. Bu politika bir yere kadar götürülebilirdi. BM Güvenlik Konseyi'nde ABD ve Rusya anlaşsalardı bir şey olabilirdi. Ancak Türkiye, bu iki ülkenin egosunu göremedi. Türkiye'nin açmazı, ılımlı muhalif olarak gördüklerini eğitmeyi ve esas olarak Esad'ın devrilmesini ortaya koymasıydı. Rusya'ya ve meseleye mezhepsel bakan İran'a rağmen bunda ısrar ederseniz, bir yere gidemezsiniz. Bu görüldü ama çok geç görüldü. Türkiye, Rusya politikasını daha yumuşak ve ileriye adım atabilecek pozisyona getirdi.”

Oğuz Çelikkol: “Şunu kabul etmemiz gerekir ki, Rusya'nın müdahalesinden sonra Suriye'de tablo çok değişti. Bana göre Moskova uzlaşısının en önemli kazanımı Suriye'de içsavaşın bitirilmesine öncelik verilmesi. Uzlaşının temel amacı da DEAŞ, El Nusra gibi terör örgütleriyle mücadele etmek ve bu terör örgütleri dışında ılımlı muhalif olarak görülen gruplarla rejimi bir araya getirerek kalıcı çözüme uluşmak. Bu önemli bir hedeftir. Doğru olan yapılmıştır. Ama bundan sonraki sürecin nasıl olacağını hep birlikte göreceğiz.”

Bozkurt Aran: “ABD'nin bölgede Ankara'yı memnun etmeyen tutumları, Türkiye'nin tüm ısrarına rağmen PKK'nın Suriye kolu PYD ile müttefiklik ısrarını sürdürmesi, Avrupa'nın kendi iç sorunlarına ağırlık verip birliği muhafaza etme gayreti, Türkiye'yi ister istemez Rusya ve İran'la yanı başındaki ateşin söndürülmesi için işbirliği yapmaya sevketti. Bu durumda Türkiye'nin bölgedeki bu aktörler dışında başka alternatif çözümlere gitmesi zaten olamazdı. Yapılan doğrudur.”