HDP Bingöl mitingi 9 Mayıs 2015 saat 13:00!

HDP Bingöl mitingi 9 Mayıs 2015 saat 13:00!
CANLI!HDP Bingöl mitingi 9 Mayıs 2015 saat 13:00!Halkların Demokrasi Partisi Eş Başkanı Selahattin Demirtaş yarın saat 13:00'da Bingöl'de halka hitap edecek.
 CANLI!HDP Bingöl mitingi 9 Mayıs 2015 saat 13:00!Halkların Demokrasi Partisi Eş Başkanı Selahattin Demirtaş yarın saat 13:00'da Bingöl'de halka hitap edecek.

Dün Elazığ ve Dersim'de halka hitap eden Demirtaş 7 Haziran seçimi sebebi ile bu kez 9 Mayıs 13:00'da Bingöl'de olacak.

Mitingi İMC TV'den vereceğimiz linke tıklayarak izleyebilirsiniz..

Selahattin Demirtaş, Dersim halkına seslenerek “Ben sizlere bugün 7 Haziran’da, özlemini çektiğimiz özgürlük dolu, barış dolu, umut dolu bir ülkeye bir adım daha yaklaşacağımızın müjdesini vermeye geldim. Bunu başardık değerli dostlar. İnan ki başardık. Artık bunların sonu geliyor. AKP diktasının, AKP tek adamlığının, AKP faşizminin sonu geliyor. Ülkenin bütün ilericilerini, devrimcilerini, demokratlarını, yurtseverleri, Kürt hareketini, Alevi hareketini, demokratik İslam hareketini, çevre hareketini, gençlik hareketlerini bir araya getirdik. Dersim’deki bütün devrimci hareketler, sosyalist hareketler olarak bir araya geldik” dedi.


“Dersim, diktatörler nasıl yıkılır, iyi bilir”

Demirtaş, konuşmasına: “Öylesine bir sevda ki Dersim, öylesi yaralı bir aslan ki Dersim, yaralarını sarmaya ve bütün ezilenlere umut olmaya aday olmuş ki Dersim, Dersimin kendisi, umudun kendisi, Dersimin kendisi, özgürlük türküsünün kendisi. Buraya oy istenmeye gelinmez, buraya ancak Dersimliyle yürek yüreğe olmaya, yoldaş olmaya gelinir. Bu ziyaretimiz de böyledir. Biz Dersim’e teşekkür etmeye geldik. Yoksa Dersim direnirken nasıl direneceğini bilir. Dersim sandığa giderken nasıl sandığa gidileceğini bilir. Dersim, diktatörler nasıl yıkılır, iyi bilir. En iyi de Dersim bilir” diyerek devam etti.

Miting alanındaki binlerce insana seslenen Demirtaş, “Ben sizlere bugün 7 Haziran’da özlemini çektiğimiz özgürlük dolu barış dolu umut dolu bir ülkeye bir adım daha yaklaşacağımızın müjdesini vermeye geldim. Bunu başardık değerli dostlar. İnan ki başardık. Artık bunların sonu geliyor. AKP diktasının AKP tek adamlığının AKP faşizminin sonu geliyor. Ülkenin bütün ilericilerini devrimcilerini demokratlarını yurtseverleri Kürt hareketini alevi hareketini demokratik İslam hareketini çevre hareketini gençlik hareketlerini bir araya getirdik. Dersim’deki bütün devrimci hareketler sosyalist hareketler olarak bir araya geldik. En büyük başarı da budur. Dersimin en fazla özlediği ver hasretini çektiği şey Dersimin birliğidir” dedi.

Dersim halkının devrimci ve ilerici olduğunun altını çizen Demirtaş, “Dersim’in her insanı devrimci, ilericidir. Ama bu parçalı duruş bizim dışımızda herkese yarıyordu. Şimdi daha güçlüyüz. Daha moralli, daha heyecanlıyız. İlle de gün gelecek ve kazanacağız diyorduk. Zulmün karanlığının en koyu olduğu anlarda korkmadan direnmemiz lazım diyorduk ve direniyorduk. 37’de 38’de direniyorduk. Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gezi’de, ve Gazi’de, direniyorduk. Roboski'de, Rojava'da, Kobane’de, Şengal’de, Lazkiye’de direniyorduk. Direnmemiz gereken her yerde direniyorduk. İşkence tezgâhlarında Kaypakkaya'ydık, direniyorduk. İdam sehpalarında Deniz'dik, Hüseyin'dik, Yusuf'tuk direniyorduk. Bizler Amed zindanında Mazlum’duk, Sakine'ydik Kemal'dik, Hayri'ydik. Direniyorduk! Ve Dersim dağlarının yiğitleri, şahinleriydik! Her yerde boyun eğmez, diz çökmez Dersim kahramanlarıydık. Direniyorduk değil mi? Asla kula kulluk etmeyeceğimize söz vermiştik ve direnenler kazanır demiştik. İşte o günler geldi. Şimdi kazanmanın zamanıdır. Artık direndiğimiz günlerin meyvesini bütün ezilenler adına toplama zamanıdır” dedi.

Ülkeyi artık halkların yönetme zamanı geldiğini söyleyen Demirtaş, “7 Haziran bir son değil, başlangıçtır. AKP’nin sonu bizim özgürlük yürüyüşümüzün halk iktidarına doğru gidişimizin başlangıcıdır. Madem bizler ülkenin yoksulları, emekçileri, madem ülkeyi alın teriyle var edenler olarak tarlada, atölyede, bağda, bahçede emeğiyle bu ülkeyi kalkındıranlar, emeğini sömürüye karşı kutsal değer olarak kabul edenler, yani ülkenin yüzde doksanı, yani Türk’ü, Kürt'ü, yani Çerkes'i, Arap'ı, yani Sünnisi, Alevisi, Süryanisi, Êzidîsi, ama alınteriyle çalışanlar, yani hırsızlığa tenezzül etmeyenler, artık bizim ülkemizi yönetme zamanımız geldi” dedi.


“Halkımıza vaat ettiklerimizle eleştiremiyorlar. Çirkin bir iftirayla durdurmaya çalışıyorlar”

Miting meydanında AKP’nin siyasetini eleştiren ve “Öylesine çirkin öylesine aşağılık bir tartışma içindeler ki, bizi söylediklerimizle, bizi halkımıza vaat ettiklerimizle eleştiremiyorlar. Söylemediklerimiz üzerinden yalan, çirkin bir iftirayla durdurmaya çalışıyorlar.

Ama gittiğimiz her yerde, önceki gün İzmir’de Manisa’daydık, Kocaeli’nde Balıkesir’deydik, Türkiye’nin her yerinde insanlar artık bunların ne büyük yalancı olduklarını anlıyorlar, yalanları artık tutmuyor. Meydanlarda insanlar bu yalanları yutmuyorlar.

Daha dün ‘Stajyer Başbakan’ Iğdır’daydı. Neye üzülüyorum biliyor musunuz, staj bitecek ama koltuğu göremeyecek. Bir daha Başbakan olamayacak. Buna üzülüyorum. Onun işi zor. Bakın hepimiz seçim kampanyası yürütüyoruz. Zorluklar yaşıyoruz. Yaşamıyor değiliz. Ama onun kadar durumu vahim olan yok. Acıyorum. Zavallı durumda. Allah Ahmet Davutoğlu'na yardım etsin” diyen Eş Genel Başkan Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: “Çıkıp meydanlarda ne söylüyor biliyor musunuz, ‘Oy verin, ben Başbakan olmayacağım. AKP’ye oy verin, o Başkan olacak, benim Başbakanlığım bitecek.’ Bu nedenle meydan meydan oy toplamak zorunda. Mecbur, çünkü patron emir vermiş. ‘Gezeceksin, bana oy toplayacaksın.’ Onun durumu en vahimi.

Hasbel kader yanlışlıkla da olsa AKP seçim kazansa ne olacak, Hükümet bitecek. Başbakanlık bitecek. Çünkü Başkanlık istiyorlar. Parlamentonun hükmü kalmayacak. AKP’nin seçim bildirgesi dediği şey tümden rafa kalkacak. Çünkü o Hükümetin seçim beyannamesidir. Oysa Başkan olacak kişinin öyle taahhütleri yok ki. Başkan olacak kişi hiçbir taahhütte bulunmuyor ki. ‘Hele beni bir Başkan yapın göreceksiniz.’ Neyi göreceğiz? ‘Hele bir yapın göreceksiniz.’


"Lahey’de yargılanacaklar"

Neyi göreceğimizi söyleyeyim mi? Bir kişinin geçmişte ne yaptığı, gelecekte de ne yapacağının taahüdüdür derler ya. Oradaki petrol şeyhleriyle yan yana geldiler, birlikte gizli bir bütçe oluşturdular. Büyük bir para ayırdılar bu işe. Oradaki selefi cihatçı grupları bu şekilde desteklediler. Nakit para verdiler. Silah verdiler. Lojistik destek verdiler. Eğitim desteği verdiler. Hatay’ı açtılar, Antep'i açtılar, Adana’yı açtılar. Antalya'da İstanbul'da lüks otellerde toplantılar yaptılar.

Peki, bu katiller ne yaptı? İşte Kobanê'de gördük Rojava'da gördük. İşte Lazkiye'de gördük ve daha birkaç gün önce Türkiye’nin sınırında 5 km ötede İştebrak'ta Alevi katliamında o silahların nasıl kullanıldığını birebir gördük. Bu vahşet ve barbarlık örgütü, bu tecavüz örgütü, sırf AKP kendi iktidarını güçlendirsin diye Suriye’deki iç savaşa müdahale ederek, oraya savaş ihraç ederek içeride ve dışarıda kendi saltanatını kursun diye bu vahşet örgütü desteklendi. Bunlar insanlık suçu işte. Niye şimdi gitmek istemiyor anlıyor musunuz? Çaldıklarını götürdüklerinin haddi hesabı yok zaten ama mevzu sadece hırsızlık değil. Çok suça bulaştılar. İçeride ve dışarıda büyük suçlar günahlar işlediler. Ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Lahey Adalet Divanı’nda yargılanabilme ihtimalleri çıktı. Şimdi iktidardan düşerlerse bu dosyalar önüne konulacak. Niye bu kadar ahlaksızca bize saldırıyorlar anlaşılıyor mu? İşte bu kadar panik ve korkuyla HDP'yi baraj altında bırakmaya çalışıyorlar.”


"Bu ülkeyi demokratik bir ülkeye, bir cennete çevireceğiz ve bunu hep birlikte yapacağız"

Türkiye’yi demokratik bir ülke yapmaya söz verdiklerini hatırlatan Eş Genel Başkanımız Demirtaş şunları söyledi:

“HDP baraj altında kalırsa süper olurmuş. Süperi göreceğiz. 7 Haziran yaklaşıyor. Ne süper olur hep birlikte göreceğiz. Halklarımıza söz verdik. Bütün ezilenlere söz verdik. AKP'nin zulme uğrattığı, AKP'nin hakaret ettiği, AKP'nin yok saydığı herkese söz verdik. Soma’da katledilen işçiye, emekçiye, onların yakınlarına da söz verdik. Roboski'de katledilen evlatlarımızın ailesine de söz verdik. Boşnak'a, Arnavut'a, Arap’a söz verdik. Bu ülkeyi demokratik bir ülkeye, bir cennete çevireceğiz ve bunu hep birlikte yapacağız.

AKP gidince paniğe, korkuya gerek yok. Çünkü bizler, yani ezilenler, yani damdan düşenin halinden anlayanlar iktidara yürüyoruz. Mazlumların iktidarında zulüm olmaz. Ezilenlerin iktidarında ezilen diye bir şey kalmaz. Kadınların iktidarında kadın tecavüzü, kadın katliamı kalmaz. Gençlerin iktidarında işsiz tek bir genç kalmaz. İşte onu 7 Haziran’da yaratmanın en büyük adımını atıyoruz artık. Bu bizler için bir hayal de değil. Bizler için uzak bir hayal değil. Bunu yakalamak, bunu gerçekleştirmek o kadar mümkün ki. Elimizi uzatsak, tutacak kadar yakın.”

Partimize verilecek bir oyun bile her şeyi değiştirebileceğini belirten Demirtaş, Dersimli seçmenin önemini şu sözlerle vurguladı: “Yıllardır bütün bu direnişi ortaya koyan yürekli insanlar ortaya çıkmış, bütün bu tarihi fırsatları değerlendirmek sizlerin elinde. Tek bir oyun bile boşa gitmemesi lazım. Özellikle Dersim’de. Bakın mesele, ben buraya her geldiğimde söylüyorum, koltuk meselesi değil. Fakat istiyorum ki AKP’nin barajı o bir Dersimlinin oyuyla yıkılsın. Hanginizin oyudur bilmiyorum ama sizin oyunuzla devrilsin AKP. Hani annelerimiz bize zorla şurup içirirken böyle bir damla kalırdı ya kaşıkta, içmek istemezdik. Annelerimiz de derdi ki; ‘Belki şifa o bir damladadır, iç.’ Belki barajı devirecek oy sizin oyunuzdur, o “bir” oydur. Onu asla boşa harcamayın.

Buradan parlamentoya göndereceğiniz Dersim’in yiğit evlatları da sizin duruşunuza layık bir mücadeleyi bugüne kadar dışarıda sürdürdüler, parlamentoda da sürdürecekler. Dersim üçte üç yapacak, doğru mu? Çünkü Dersimliler İstanbul’dan da Erdal arkadaşımızı gönderecekler. Dersim üçte üç yapmış olacak ve sizler gibi bu halkın çektiği bütün acıları yüreğinde birebir yaşamış, birebir tanıklık etmiş, mağduru olmuş, Dersim’in bütün sürgün acısını, katliam acısını, Dersim’in yoksunluğunu, Dersim’in emekçi yapısını yaşamı boyunca hissetmiş adayların Dersim’i parlamentoda temsil etmesi lazım.”


“ Biz güldükçe onlar çıldıracak”

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, partimizin seçim kampanyasını da büyük bir coşkuyla yürüttüklerini kaydederken, sakin ve sabırlı olma uyarısında bulundu: “Biz güldükçe onlar çıldıracak. Provokasyonlarını artırmaya devam edecekler. Çok sakin, sabırlı olmamız lazım. Özellikle genç arkadaşların dikkatli olması lazım. Bunların provokasyonlarına prim vermeden, inatla, kararlılıkla cesaretle 7 Haziran akşamını görmemiz lazım. Bakın göreceksiniz, 7 Haziran akşamında her yerde, bütün ezilenler meydanlarda kutlamalar yapacaklar. Siz de burada Dersim meydanında o zafer havasıyla zafer halayına durmuş olacaksınız. Bunun sözünü burada veriyoruz. Eğer sizler hazırsanız, sizler tamam diyorsanız bizler de artık üzerimize düşen vazifeyi yerine getireceğiz. ‘AKP'nin sonu geldi’ diyorsanız halk olarak ‘Artık yeter’ ‘Edi bese’ diyorsanız biz de üzerimize düşeni yapacağız. Bunların sonunu getireceğiz ve yeni bir yaşam kuracağız.”

Hem harcarken adaletsizlik, hem kazanırken adaletsizlik, hem dağıtırken adaletsizlik
"Önce güçlü bir muhalefet, arkasından halk iktidarını kuracağız."

Yeni Yaşam’ın nasıl inşa edileceğine dair de konuşan Eş Genel Başkanımız Demirtaş, İnsanlığı düştüğü yerden ayağa kaldırma sözü verdi: “Kürdistan, Mezopotamya, Anadolu topraklarından, ilk insanların var olduğu, ilk medeniyetin var olduğu, ilk yerleşimin, ilk tarımın yapıldığı topraklardan, yani bütün dünyaya insanlığı yayan topraklardan, yani bizi burada insanlığımızdan utanır hale getirdikleri yerden insanlığı ayağa kaldıracağız. İşçi, emekçi, emekli, genç, kadın yani bu toprakların bütün ezilenleri, bu kadar zengin topraklar üzerinde artık yoksulluğu biz bitireceğiz. Elbette ki HDP ne kadar güçlü girerse parlamentoya, Yeni Yaşamı kurmak o kadar mümkün olacaktır.”

Asgari ücretin yaşam seviyesine olan etkisinden de bahseden Demirtaş, insanların yoksulluk sınırının altında bir yaşama mecbur edildiğini belirtti: “Bizler şunu söylemekten de inanın ki mahcup olup utanıyoruz. Asgari ücret 1800 TL, emekliye 1800 TL, bu bile o kadar azdır ki. İnsani yaşam koşullarında yoksulluk sınırı 3600 TL'dir. Yani siz bir kişi 3600 TL den az kazanıyorsanız 4 kişilik bir aileyi artık geçindiremiyorsunuz demektir. Eğer 3600 TL'nin altında bir geliriniz varsa ve 4 kişilik bir aileyi geçindirmek zorundaysanız demek ki siz insani olmayan koşullarda mecburen yaşıyorsunuz. Ya yemeğinizden gıdanızdan ya da sağlığınızdan kesiyorsunuz. Ya giyiminizden kesiyorsunuz ya eğitiminizden ya güvenliğinizden. Ya sizler kültürel faaliyetlerinizden kesiyorsunuz. Bir şeylerden kesmezseniz o parayla geçinilmez.

Aylık 949 TL asgari ücretle insanlar bu ülkede yaşayamaz. Hakarettir. Biz 1800 TL diyoruz ama bu bile yetmez diyoruz. Elbette ki ülkenin ekonomik kaynakları vergi adaleti sağlandıktan sonra adil bir şekilde dağıtılırsa tek bir kişinin 3000 TL altında kazanmaması ülke açısından çok zordur.

Biz 3000 TL üzerinde geliri bütün çalışanlar için ilk bir yıl içerisinde sağlayabiliriz. Hiç uzatmaya gerek yok. Kısa bir formülle anlatayım size. Dersimliler Türkiye içerisinde vergi tahakkuku ve gerçekleşen ödenen vergi açısından birincidirler. Yani devletin Dersimliye çıkardığı vergi makbuzunun %98,5 i ödeniyor. Dersimli vergisini kaçırmıyor. Hırsızlık yapmıyor. ‘Boynumun borcudur’ diyor, ‘vergiyse vergi’ ve ödüyor.

Bakın nasıl oluyor peki. Sizler, esnaf arkadaşlarım, çalışanlar, maaşlı olanlar. Siz gelir verginizi peşin ödüyorsunuz. Yani sizden, maaş ödenirken daha kaynakta vergisi kesilip maaş öyle veriliyor değil mi? Vergiyle birlikte maaşınızı vermiyorlar. Önce verginizi alıyorlar. Bakın hiçbir büyük patron ve işveren peşin gelir vergisi vermez. Önce kazanırlar. Onları önce bir katakulliyle gizlerler çalarlar vergiden, az gösterirler ve bir çalışandan memurdan bir yıl içerisinde çok daha az vergi verirler. Siz vergi kaçıramazsınız. Maaşı alırken vergisi kesilmiştir.

Peki, bitiyor mu vergi ödemeniz? Hayır. O maaşı harcarken her kuruş harcama için ayrıca vergi veriyorsunuz. Gidip bir otomobil satın almaya çalışın, yarısı zaten vergidir. Vergisini ödediğiniz maaşla alışveriş yaparken yine vergi ödüyorsunuz ve ‘dolaylı vergiler’ dediğimiz bu vergilerde en fazla vergiyi çalışanlar olarak yine siz ödüyorsunuz. Ekmek alsanız vergi ödüyorsunuz. Bir sakız, kibrit alsanız vergi ödüyorsunuz. Halk otobüsüne binseniz vergi ödüyorsunuz, telefonda bir ‘Alo’ deseniz vergi ödüyorsunuz. Yani sabah evden çıkıp akşam dönene kadar vergi memuru gibi devlete vergi topluyorsunuz.

Tümünü topladığınızda Türkiye'nin %70 vergisini bu şekilde siz ödüyorsunuz. Yani hazinenin neredeyse %70’ini sizin cebinizden alıyorlar. Peki, sizin ödediğiniz bu vergilerle oluşan kasa, onun anahtarı kimde? Hırsızlarda, kasanın anahtarı hırsızda.

Ne yapılıyor peki bu vergiler? İşte ülkenin kaynaklarının neredeyse %80’i, %1’in kontrolünde. İşte o %1'lik kesim Türkiye'nin en çok kazananıdır, en az vergi ödeyenidir. Bir asgari ücretli kadar vergi ödemezler bir yıl içerisinde. O yüzlerce trilyon sahibidir. Yüzlerce trilyonu var. Gelir vergisi ödemezler. Ama ekmek alırken siz de ekmeğe aynı vergiyi ödersiniz, o da ekmeğe aynı vergiyi öder. Yani hem harcarken adaletsizlik, hem kazanırken adaletsizlik, hem dağıtırken adaletsizlik.

Diyorlar ya, işçiye 1800 TL asgari ücret olur mu? Niye olmasın kardeşim? Senin lüks yatların, katların, sarayların, senin zevki sefa içerisinde yüzen müteahhitlerin, çevrendeki rant ordusu, çetelerine yüzlerce milyar dolar olur da bu emekçiye alnının teriyle çalışana 1800 TL niye fazla olsun? HDP dışında bunu sağlayabilecek parti yoktur. Çünkü biz dünyaya başka pencereden bakıyoruz. Çünkü bizim kalbimiz solda atıyor. Çünkü biz işçiye emekçiye soldan bakıyoruz, sağdan değil. Faşizmin penceresinden değil, emeğin penceresinden bakıyoruz, ezilenin penceresinden bakıyoruz. Bunu yaratmak için HDP'ye biraz daha güç verin destek verin.”

Parlamentoya girmek için Dersim halkının desteğinin öneminin altını çizen Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, konuşmasını şu sözlerle bitirdi:

“Devrimcileri, solcuları, sosyalistleri, ilericileri parlamentoya gönderin. Orada çatır çatır sizlerin hakkını savunsun ki, çünkü iktidar olmaya az kaldı. Önce güçlü bir muhalefet, arkasından halk iktidarını kuracağız. Özgüvenimiz var, biz hazırız. Siz ‘Evet’ derseniz olur! Dersim ‘Evet’ derse olur! Dersim onaylarsa olur! Sizlere bütün arkadaşlarım adına 550 milletvekili adayı ve 1903 milletvekili aday adayı adına hepinize sevgi selamlarımı sunuyorum. Bu özgürlük yürüyüşünde umut ediyorum ki özlediğimiz zafere kavuşacağız! Dersim yolun açık olsun!”