Davutoğlu Muş ve Ağrı'da konuştu!Davutoğlu'nun Muş ve Ağrı mitingleri

Davutoğlu Muş ve Ağrı'da konuştu!Davutoğlu'nun Muş ve Ağrı mitingleri
Davutoğlu Muş ve Ağrı'da konuştu!Davutoğlu'nun Muş ve Ağrı mitingleri..Başbakan Ahmet Davutoğlu ilk önce Muşta ardından da Ağrı'da halka hitap etti.
 Davutoğlu Muş ve Ağrı'da konuştu!Davutoğlu'nun Muş ve Ağrı mitingleri..Başbakan Ahmet Davutoğlu ilk önce Muşta ardından da Ağrı'da halka hitap etti.

Başbakan Davutoğlu, "Buradan bütün siyasi partilere sesleniyorum; çözüm süreci artık partilerin meselesi değildir, milletin meselesidir" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, demokrasiyle silahın, terörle barışın yan yana olmayacağını belirterek, "HDP bir yol ayırımındadır ya terör dilini ya da barış dilini kullanacaklar. Siyaset yapacaklarsa, barış içinde görüşlerini ifade edeceklerse dağdan insinler her yerde barışı konuşsunlar, kendi görüşlerini ifade etsinler ama silaha ve baskıya yönelirlerse buna ne biz izin veririz ne de bu meydanı dolduran Muşlular izin verir" dedi.

Davutoğlu, Muş Belediye Meydanı'nda düzenlenen mitingdeki konuşmasında, "yiğit Muşlulara, Sultan Alparslan ile onun askerlerine" selam gönderdi.

Olağanüstü misafirperverlikle karşılandığını belirten Davutoğlu, alandaki "Muş halkı" imzalı, Kürtçe "Tu lı ser seran lı ser çavanra hati" yazan ve "Başımız gözümüz üstüne geldiniz" anlamına gelen pankartı okudu. Başbakan Davutoğlu, "Ben de diyorum: Serçava serseran. Sizin de bizim üzerimize, başımız gözümüz üzerinde yeriniz var. Gönlümüzde, kalbimizde yeriniz var" diye konuştu.

"Keşke vaktimiz olsaydı her birinizin evine girebilseydim" diyen Davutoğlu, vatandaşların kendisine kentin yöresel yemekleri olan kelem dolması ve çorti ikramında bulunacağına yönelik inancını ifade etti.

Miting telaşı içinde değil Muşlularla bir araya gelmek için ilk ziyaretlerden birini kente yapmak istediğini dile getiren Davutoğlu, Muş ile muhabbetinin ezeli ve ebedi olduğunu söyledi. Başbakan Davutoğlu, sözlerini sürdürdü:

"Siyasetimizin esası bu güzel diyarı barış, kardeşlik, refah, huzur diyarı kılmaktır. Birlikte bütün bu topraklarda barışı, huzuru inşa etmeye var mısınız? 1071'de tam da büyük bir hikaye Muş'ta, Malazgirt'te başladı. Biz '2023' derken Cumhuriyet'in 100'üncü yılını, '2053' derken İstanbul'un fethinin 500'üncü yılını, 1071'den 2071'e Malazgirt'in bininci yılını kastediyoruz. İşte o günden bugüne bu topraklarda hep iki siyaset oldu, birleştirenler ve bölenler. Ezeli ve ebedi kardeşliği inşa edenler ve bu kardeşliğe sekte vurmak isteyenler. 1071'de Sultan Alparslan'ın ordusunda Türk-Kürt omuz omuza verenlerin torunları, ebedi kardeşliğe var mısınız? Ezeli kardeşliği ebedi kılmaya var mısınız? Rabbimizin bu topraklara bahşettiği ve bin yıl süren aşkı, sürdürmeye var mısınız?"

Sözlerine alandakilerin "Evet" yanıtını vermesinin ardından Başbakan Davutoğlu, "Hep farklı dillerde ama aynı türküyü söyledik. Hep aynı gönül dilini kullandık. Güzel Türkçemizle, güzel Kürtçemizle hep aynı sesi verdik, aynı şekilde seslendik, aynı şekilde bütün bir dünyaya barışı, huzuru hitap ettik, seslendik" diye konuştu.   

Yunus Emre'nin 'Şol cennetin ırmakları akar Allah deyü deyü' dizeleriyle Fethiye Teyran 'Ey av u av' şiirinin dizelerini Kürtçe paylaşan Davutoğlu, "O da aynı şekilde 'Ey su, ey su nedir derdin, sen de mi aşıksın, sende mi dertlisin' diyordu. İşte bizim derdimiz budur. Biz aşığız. Neye aşığız? Bu toprakların bereketine, bu millete aşığız. Biz dertiyiz. Niçin dertliyiz? Bu milleti bir ve beraber kılmak için. Hep beraber güzel Türkçemizle güzel Kürtçemizle kardeşlik türküleri söylemeye devam edecek miyiz? Kardeşliği ebedi kılacak mıyız? Biz Çözüm Süreci derken bunu kastediyoruz. Çözüm Süreci derken bu kardeşlikten, geleceğe uzanan bir kuşakta hep beraber inşa edeceğimiz yeni bir Türkiye'yi kastediyoruz. Yeni Türkiye'ye var mısınız? Kardeşlik Türkiye'sine, eşit vatandaşlık ilkesi üzerinde özgürlükler Türkiye'sine yürümeye var mısınız? 7 Haziran'da kardeşlik için sandıklara gidecek miyiz? İnadına kardeşlik, inadına demokrasi, inadına özgürlük diyecek miyiz? İnşallah Muş'ta üçte üç yapacak mıyız" diye sordu. 

 Davutoğlu, "Evet" cevabı veren alandakilerle "bir muhasebe yapmak" istediğini ifade ederek, şunları söyledi: 

"Bir tarafta Alparslan'ın, Selahaddin Eyyübilerin ordularından bu yana omuz omuza vermiş, erdem, ahlak, irfan yoluna çıkmış Türkler, Kürtler, Sünniler, Şiiler ve bütün bir millet. Diğer tarafta ise son yüzyıl içinde milletimizin arasına nifak sokmaya çıkmış değişik ideolojiler. CHP'nin Türk ulusalcılığı ile HDP'nin Kürt ulusalcılığı arasında bir fark yok. CHP tek parti döneminde Malazgirt'ten bu yana Selçuklu'yu, Osmanlı asırlarını unutup Malazgirt öncesinden bir Türk ulus kimliği inşa etmeye çalıştı, İslam'dan arındırılmış bir ulus kimliği. Ama bu millet bu tarihten koptu mu, kopar mı? Bizi imanımızdan, bizi bütün bu kadim medeniyetimizden koparmak mümkün mü? İşte biz bu davanın neferleri olarak buradan CHP'nin tek parti zihniyetine karşı en gür sesle bir kez daha haykırıyoruz: Sizin özlediğiniz Türkiye, o eski Türkiye bir daha gelmeyecek, başörtüsü zulmü bir daha olmayacak, 28 Şubat zihniyetine bir daha izin vermeyeceğiz. Bir daha 28 Şubat zihniyetine izin verir miyiz? Bir daha imam hatip liselerinin kapatılmasına izin verir miyiz? Bütün meseleleri, bu milleti tarihinden, imanından koparmaktı."

"HDP, Kürtleri dininden koparmak için Kürt ulusalcılığı yapıyor"

Davutoğlu, HDP'nin, İslam dünyasının medarıiftiharı Kürtleri tarihinden, dininden, imanından koparmak için Kürt ulusalcılığı yaptığını ifade etti. Miting alanındakiler, Davutoğlu'nun, "Bu topraklarda din kardeşliği üzerinden ihdas edilen birliğin, beraberliğin zedelenmesine izin verir miyiz" sorusunu "Hayır" diye yanıtladı.  

HDP'nin Diyanet İşleri Başkanlığı ile uğraştığını belirterek, şöyle konuştu: 

"Diyanet teşkilatıyla uğraşmak üzerinden aslında Malazgirt'ten bu yana gelen bütün o birlikleri yıkmak istiyorlar. CHP'nin de HDP'nin zihniyeti aynı zihniyet. İkisi de bu milleti tarihinden koparmak istiyor. Bu milleti bir kılan, aziz kılan bütün ortak değerlere yabancılaştırmak istiyorlar. Bu ortak değerleri savunmaya devam edecek miyiz? İnadına kardeşlik diyecek miyiz? 12 Eylül zihniyeti ve o zihniyetin arkasındaki baskıcı anlayış ne kadar yanlışsa HDP'nin getirmek istediği zihniyet de aynı ölçüde yanlış ve baskı temellidir. Biz 2002'de bu yola çıkarken, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde, Malazgirt'ten beri süren o birliği, beraberliği ihdas etmek için yola çıktık." 

"Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları üzerine Davutoğlu, "Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Muş ile her zaman gurur duymuştuk ama bugün bu manzarayı görünce bir kez daha gurur duydum. Muş ayakta ise Malazgirt ruhu ve Türkiye ayakta demektir, hepinizden Allah razı olsun. CHP'nin bu otoriter ve ulusalcı zihniyetiyle HDP'nin zihniyeti ve onun arkasındaki üst akıl, bugün Türkiye'de yeni bir tuzak içinde. Ama biz AK Parti olarak göreve başladığımız andan itibaren kardeşliğimizin önündeki bütün engelleri kaldırdık. 2002'ye kadar 20 yılı aşkın süre bu bölgelerde olağanüstü hal vardı. Olağanüstü hali kim kaldırdı? İşte AK Parti, demokrasinin önünü açtı" ifadelerini kullandı. 

Başbakan Davutoğlu, 12 Eylül'den sonra bu bölgelerde ve Türkiye'de ana diliyle şarkı ve türkü söylemenin, halay çekmenin bile yasak olduğuna işaret ederek, "Bu yasakları kim kaldırdı" diye sordu. Vatandaşların "AK Parti" yanıtı üzerine Davutoğlu, "Onlar konuşur, AK Parti yapar" dedi. 

"HDP öz Kürtçe adına Kürtçeyi katletmeye çalışıyor"

HDP'nin bütün bu süreçte hiçbir destek vermediğini, hiçbir çaba içinde yer almadığını, hep silahı kullanmaya kalktığını ifade eden Davutoğlu, 1990'lı yıllardaki faili meçhul cinayetleri hatırlattı. Davutoğlu, "Bizim iktidarımızda faili meçhul cinayet oldu mu? Kim yok etti faili meçhul cinayetleri? Anneler hapishaneye gittiğinde Kürtçe kendi çocuklarıyla konuşamıyordu. Bu yasağı kim kaldırdı, kim annelerle evlatlarını buluşturdu? Kürtçe ve başka lehçelerde yayın yapılamıyordu, TRT Şeşi, TRT Kürdi'yi bugün kim yayınlatıyor? Bütün bu yasakları kaldırdık. Çünkü bizim için güzel Türkçemiz ve güzel Kürtçemiz, hepsi bizim dilimizdir ve gerçek anlamda konuşulduğunda Osmanlı döneminde herkes birbirini anlıyordu. Ama öz Türkçe adına Türkçeyi katlettiler, bu HDP de öz Kürtçe adına Kürtçeyi katletmeye çalışıyor" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, dilde de sosyal hayatta da ortak değerleri savunacaklarını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birçok araştırma enstitülerini üniversitelerde kim kurdu? Ana dilde eğitim konusunda Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulmasını kim sağladı? Birileri diyordu ki bunlar olursa ülke bölünür. Bölündü mü? Ülkenin birliği ve beraberliği eskisine göre daha sağlam mı? Bu birliğin ve beraberliğin teminatı kim? Birileri de bu memlekette Türk ve Kürt kardeşler arasına nifak sokmak için sürekli terörü, şiddeti, baskıyı kullanıyor. Teröre, şiddete, baskıya yiğit Türk ve Kürt kardeşler izin verir mi? Bu toprakların yiğit Kürt vatandaşları şiddete, baskıya boyun eğer misiniz? Geçmişte Ergenekon'un baskısı vardı, boyun eğmediniz, bütün o baskıları kaldırdık. Şimdi de HDP'nin şiddet ve silah kullanarak, bu bölgede uygulamak istediği baskıya karşı da bizim en büyük teminatımız sizlersiniz. 

Aziz Muşlular elde ettiğiniz özgürlükleri korumaya kararlı mısınız? Bu toprakları eşit vatandaşların özgürlük diyarı haline getirmeye kararlı mısınız? Demokrasiyle silah yan yana olmaz, terörle barış yan yana olmaz. HDP bir yol ayırımındadır ya terör dilini kullanacaklar, ki 6-7 Ekim olaylarında kullandılar, ya da barış dilini kullanacaklar. Siyaset yapacaklarsa, barış içinde görüşlerini ifade edeceklerse, Türkiye artık bir özgürlükler ülkesidir, dağdan insinler her yerde barışı konuşsunlar, kendi görüşlerini ifade etsinler ama silaha ve baskıya yönelirlerse buna ne biz izin veririz ne de bu meydanı dolduran Muşlular izin verir. 6-7 Ekim olaylarını birlikte yaşadık."

Başbakan Davutoğlu, "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları atan partililere, "Emin olun, biz her birinizle gurur duyuyoruz" cevabını verdi.

Davutoğlu, AK Parti'nin Muş mitinginde vatandaşlara "Durmak yok, yola devam" diye seslendi ve  bu yolun aynı zamanda Çözüm Süreci yolu olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Kim ne yaparsa yapsın aziz Muşlular biz yola çıktık mı, niyeti halis kıldık mı, ya Allah Bismillah dedik mi, hiç kimsenin dediğine bakmayız. Çıktığımız yolu tamamen nihayete erdiririz. Çözüm Süreci de nihai hedefine ulaşacaktır. Seçim sonuçları ister öyle olsun ister böyle. AK Parti iktidarları olarak Alparslan'ın Selahaddin Eyyubi'nin diktiği fidanı, attığı tohumu bir çınar gibi büyüteceğiz inşallah. Bu çınarı büyütmeye var mısınız? Bu çınarı budamak isteyenleri, bu çınarın dalları arasına fitne, nifak sokmak isteyenleri engelleyecek miyiz? Onların yurtdışındaki işbirlikçilerinin Türkiye üzerindeki oyunlarını bozacak mıyız? İşte ses bu sestir, herkes bu sesi duysun. Bu topraklar ezeli ve ebedi kardeşlik toprağı olacak mı? Türkiye Cumhuriyeti devleti eşit vatandaşların yaşadığı demokratik, özgür bir ülke olacak mı?''

Yeni Türkiye'yi doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle 78 milyon bir tarağın dişi gibi omuz omuza inşa edeceklerini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, ''En iyi siz bilirsiniz, 90'lı yılların acılarını siz çektiniz. Faili meçhuller, yol kapamalar, meraları boşaltmalar, köy boşaltmaları... Bütün bunlara kim son verdi? Hangi dönemde köylere dönüldü? Şimdi köyler, meralar herkese açık mı? Herkes özgürce bu yaylalara, bu ovalara çıkabiliyor mu?''  diye konuştu. 

Davutoğlu, yine konuşması sırasında elindeki laleyi göstererek,  şunları söyledi:

"İşte bu laleleri barış lalesi olarak gönlünde, ruhunda koklayabiliyorlar  mı? Barış lalesi egemen olsun. Buradan, Muş'tan bütün Doğu'ya, Güneydoğu'ya, bütün Türkiye'ye sesleniyorum. Muş'un lalesi, sembolü barış dilini egemen kılalım. Kim şiddet dili kullanıyorsa, kim baskı dili kullanıyorsa, onlara karşı omuz omuza duralım. Bu güzel laleyi, bu lalenin yetiştiği Muş Ovası'nı büyük ve bereketli topraklar olarak yeni Türkiye'nin yükselen bölgesi haline getirelim."

"Çözüm Süreci yoluna kararlı şekilde devam ettik" 

AK Parti hükümetinin Çözüm Süreci mekanizmasını kurduğunu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde başlatılan Çözüm Süreci yoluna kararlılıkla devam ettiklerini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde çıkan yasa çerçevesinde adımlar attıklarını, tam neticeye doğru giderken birilerinin 6-7 Ekim olaylarını çıkardığını ve bütün bir bölgeyi, Türkiye'yi kana bulamaya kalkıştığını anlattı.

"Aziz Muşlular 6-7 Ekim vandalizmine karşı duracak mıyız?" diye soran Davutoğlu, şunları kaydetti:

"O günde söylemiştim Kobani'de dökülen her Kürt kanı bizim kanımızdır, Kobani'de öldürülen her Kürt kardeşim benim kardeşimdir. Aynen Bayırbucak'taki Türkmen gibi, Halep'teki Arap gibi hiçbir fark yoktur. Ama dikkatinizi çekerim, 6-7 Ekim'de, 3 gün içinde biz 200 bin Kürt kardeşimizi bağrımızı basarken, Suriye'den onlar Türkiye'de büyük bir kaos çıkarmaya kalktılar.

Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ki 'bütün bu Suriyelileri geri göndereceğim.' Ne Bahçeli'den ses çıkıyor, hani Türkmenlerin sözcüsü görüyor kendini. 'Ben Türkmenlerin geri gönderilmesine izin vermem' demiyor ki. Ne de Demirtaş, kendisini Kürtler'in sözcüsü zannediyor ki hiçbir şekilde değil. 'Ben Kobani'den gelenleri geri göndermem' demiyor Kılıçdaroğlu'na. Sesleri çıkmıyor. Bir tek bizim sesimiz çıkıyor. Muş meydanınından söylüyorum; Suriye'den ya da Irak'tan gelen ister Kürt olsun, ister Türkmen, ister Arap hepsi serçava serseran: Başımızın gözümüzün üzerinde yeri var."

"Bizim için esas olan insandır" 

Muşlulara ve muhabbetlerine hayranlık duyduğunu belirten Davutoğlu, ''Bundan sonra artık Muş'a gelmek, birkaç ayda bir gelmek bizim için bir borç olacak. Muşlular gelin ahitleşelim. Siz 3 sıfır yapın, ilk ziyaretimi Muş'a yapayım kabul mü? Geleyim bu yaylalarda en azından biraz nefes alayım. Geçen sene Muş'a geldik, o günden bugüne tatil yok. Bir yıl oldu hiç tatil yapmadım ama yorulmadım. Sizin yüzünüzü gören, Muşlular'ın aşkını gören yorulur mu?'' diye  konuştu.

Başbakan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: 

''Şimdi soruyorum size hani bu liderler duysunlar diye. Bu topraklarda hep beraber yaşamışız Türk, Kürt, Arap Allah aşkına ne Suriye ne Irak ne de diğer ülkelerden bize sığınan mazlum kardeşlerimizi, mazlum Kürt kardeşlerimizi biz geri verir miyiz? Zalime teslim eder miyiz? Türkmen'i teslim eder miyiz? Arap'ı teslim eder miyiz? Müslüman'ı teslim eder miyiz? Hristiyan teslim eder miyiz? Yezidi'yi teslim eder miyiz? Etmeyiz. Çünkü bizim için esas olan insandır, insandır. Onun için yeni Türkiye sözleşmesinde 'insan onuru esastır' dedik. İnsan onurunu hakim kılmaya var mısınız? Bu toprakları insan onurunun egemen olduğu topraklar kılmaya var mıyız? Şeyh Edebali'nin deyişiyle 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' felsefesince devletin ancak insanla inşa edileceğini bütün dünyaya haykıracak mıyız? Bütün dünyaya adalet diyecek miyiz? Bakın hiç kimse yanlış anlamasın yorumlamak için söylüyorum. Biz tek millet derken Sultan Alparslan'ın, Sultan Selahaddin Eyyubi'nin omuz verdiği milleti kastediyoruz. Onun ordusuyla Kudüs'e yürüyen milleti kastediyoruz. Birileri duysun, 'Kudüs Yahudilerindir' diyen duysun. Bu aziz Kürt kardeşlerimiz, Türk kardeşlerimiz biz Kudüs'ün İslam kimliğini yok etmek isteyenlere fırsat verir miyiz? Biz millet derken millet-i İbrahim'i kastediyoruz, tevhidi kastediyoruz, tarihi beraberliği, birliği kastediyoruz. O anlamda hepimiz tek bir milletiz. Adalet arayan milletiz, vahdet ile yürüyen milletiz.''

Davutoğlu, Muşlulara  şöyle seslendi:

''Bu milletin beraberliğini korumaya var mısınız? Bu milleti bölmek isteyenlere Selahaddin Eyyubi'nin arkasındaki dedelerinizin, Alparslan'ın arkasındaki dedelerinizin, arasına nifak sokmak isteyenlere fırsat verecek misiniz? İşte Malazgirt'ten yükselmesi gereken ses bu. Biz tek vatan derken Çanakkale şehitlerini, Sarıkamış'ta, Yemen'de şehit düşen bütün atalarımızın hakkı olan bu topraklarda şehitlerimizin torunlarının eşit vatandaş olma ilkelerini söylüyoruz. Bir daha bu topraklarda şu veya bu etnik veya mezhebi milliyetçilik üzerinden kimse kimseye zulmedemeyecek, kimse kimseye üstünlük taslayamayacak. Çünkü bizim için ne Arabın Aceme ne Acemin Araba üstünlüğü vardır. Üstünlük ancak takva iledir, güzel iş iledir. İster Muş Ovası, ister Menderes Ovası, ister Çukurova, ister Iğdır Ovası, ister Trakya Ovası, ister Konya Ovası hepsi bizimdir, hepsi sizindir."

Davutoğlu, Muş'ta partisince düzenlenen mitingde, Meclis görüşmeleri sırasında kendisinin, "İstanbul'un kaderi Saraybosna'nın, Kudüs'ün, Şam'ın, Bağdat'ın, Semerkant'ın kaderidir" dediğini, HDP'li bir milletvekilinin ise "Neden 'İstanbul'un kaderi ile Diyarbakır'ın kaderi aynıdır' demiyorsunuz?" karşılığını verdiğini söyledi.

Söz konusu milletvekiline, "Bunu söylemeyi bir zül addederiz. Dışarıda olan için bu söyleniyor, içeride olan için söylenmez. Diyarbakır biziz, biz Diyarbakır'ız" dediğini belirten Davutoğlu, "Burada da söylüyorum: Muş biziz, biz Muş'uz. Eğer bir gün, bu ülkenin Başbakanı olarak değil bir hizmetkarı olarak, Konya Ovası ile Muş Ovası arasında, Konyalı ile Muşlu arasında bir an dahi, bir saniye dahi herhangi bir fark gözetirsem, Rabbim değil bu mevkiyi, bu canı bile bizden alsın diye dua ederiz" ifadesini kullandı. 

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Şimdi birileri çıkmış, 'Kürtleri biz temsil ederiz' diyor. Hayır, Kürtleri Sultan Alparslan'ın, Sultan Selahaddin Eyyübi'nin yolunda gidenler temsil eder. Siz Sultan Selahaddin Eyyubi'nin yolunda gidenler, Kürtleri temsil eden parti hangi parti? 'Kudüs bizimdir' diyen parti hangi parti? Kudüs'ü Yahudilere verenler, sizleri temsil edebilir mi? 'Kudüs Yahudilerindir' diyenler, Selahaddin Eyyubi'nin torunlarını temsil edebilir mi? 

Aynen CHP zihniyeti gibi halka baskı uygulayanlar, demokrasiyi bu ülkeye getirebilirler mi? Sandığa baskı uygulayanlar, uygulamaya çalışanlar özgürlükten bahsedebilirler mi? Şimdi gelmişler, Doğu'da baskı uyguluyorlar; işte Ağrı'da, Diyadin'de gördüğümüz gibi. Siirt'te milletvekili adayımıza saldırdılar, Van'da saldırdılar. Baskıyı yoğunlaştırıyorlar. Batıda da dün Kocaeli'de, demokrasi türküsü söylüyorlar, birtakım marjinal sol gruplarla. Bu milletin tarihiyle, ahlakıyla alakası olmayanlarla batıda beraberler. Buraya da gelip müftü efendiyi milletvekili adayı yapıyorlar. Siz buna aldanır mısınız?" 

Davutoğlu, Muşlulardan, 7 Haziran'da sandıklara sahip çıkmalarını istedi ve partisinin 3 milletvekili adayını da Ankara'da görmeyi arzu ettiklerini söyledi.

"Çözüm süreci baltalanmak isteniyor"

Çözüm Süreci'nin sadece demokrasi için değil, ekonomi için de önemli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Büyük kan kaybettik. 30 yılı aşkın süre bu Muş Ovası'nın bereketi büyük bir refaha dönüşemedi. 80'li yıllarda 12 Eylül rejimi, 90'lı yıllarda terör, şimdi de HDP ve onun arkasındaki bazı güçlerin takip ettikleri yollar ve siyasetler sebebiyle istediğimiz ekonomik kalkınmayı sağlayamıyoruz" dedi.

Davutoğlu, ülkede ekonomik kalkınmanın AK Parti sayesinde gerçekleştiğini belirterek, bu kalkınmanın durdurulması için çözüm sürecinin baltalanmak istendiğini kaydetti.

Muş'a yapılan hizmetleri anlatan Davutoğlu, organize sanayi bölgesini, üniversiteyi kendilerinin getirdiğini ifade ederek, "Düşünün Muş'ta 2002 yılında sadece üç ambulans vardı. Şimdi 29 ambulans var" dedi.

Kendisi 4 yaşındayken, annesinin, Toroslar'ın zirvesinden Konya'nın şehir merkezine yetiştirilemediği için vefat ettiğini anlatan Davutoğlu, "Anneler Günü yaklaşıyor. Ona da bir Fatiha bağışlarsınız" dedi.

Muş'taki durumun da Toroslar'daki gibi olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, bu nedenle, kentteki 29 ambulansın 6'sının kar paletli olduğunu söyledi. "Tek bayrak" derken, bunu kastettiklerine işaret eden Davutoğlu, Muşlulardan, ellerindeki bayrakları dalgalandırmalarını istedi.

Ahmet Davutoğlu, "Bu bayrağın altında yaşayan herkes devletimizin, hükümetimizin şefkat elinin himayesindedir. Hiçbir hastamız dağda, bayırda kalmıyor, kalmayacak. Hiçbir çocuk okulsuz kalmayacak. Biz iktidara geldiğimizde Muş'ta 2 bin 345 derslik vardı. Bizim dönemde, sadece 12 yılda 2 bin 950 yeni derslik yapıldı. Sadece Muş'ta, 12 yılda 15 milyon bedava ders kitabı dağıttık" diye konuştu.

"Çözüm süreci artık partilerin meselesi değildir"

Muş Havalimanı'ndan miting alanına gelinceye kadar halkın gösterdiği ilgiyi anlatan Davutoğlu, özellikle çocuklara dikkati çekti. Davutoğlu, "Muşlu çocuklar var ya... Allah şahittir, benim çocuklarımdan farkı yok. Şimdi o çocuklarımızı kim şiddet diliyle dağa çıkarabilir? Anneleri çocuklarından kim ayırabilir? Bizim çözüm sürecinden anladığımız, annelerin çocuklarıyla ebediyen ayrılmamasıdır. Ne dağdaki gencin, ne askerlik görevini yapan şerefli Mehmetçik'in annelerinin acı, ıstırap duymamasıdır" dedi. 

Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Dedik ki 'Silahları bırakın.' 2013 Mayısında bırakacaklardı. Türkiye'yi terk edeceklerdi silahlı unsurlar. Yaptılar mı? Silahları bıraktılar mı? Neden bırakmıyorlar? Bu memlekette artık herhangi bir şekilde silahlı mücadele yapma yoluyla bir şey elde etmek mümkün mü? Siz silaha teslim olur musunuz? Teröre teslim olur musunuz? Neden bırakmıyorlar?

Seçime gidiyoruz. Gelin özgürce yarışalım. Ne istiyorsanız söyleyin. Türkiye'de artık fikir özgürlüğü var. Konuşun ama şu silahı artık terk edin. Diyarbakır annelerinin acısını ben yüreğimde hissediyorum. Artık bu anneler ıstırap çekmesin. Bu özgürlük ortamını hep beraber koruyalım. 

Buradan bütün siyasi partilere sesleniyorum: Çözüm Süreci artık partilerin meselesi değildir, milletin meselesidir. Her ne suretle olursa olsun başarıya ulaşacaktır. Doğu ile batıyı, Türkmen ile Kürdü, Sünni ile Aleviyi, Şiiyi kardeş kılma kararlılığımızdan hiçbir zaman fedakarlık etmeyeceğiz. 

Biz 'tek devlet' derken, herkesin eşit vatandaş olduğu devleti kastediyoruz. 12 Eylül devletini kastetmiyoruz. Şeyh Edebali'in devletini kastediyoruz. Milletle barışık devleti. İnsanla, insan onuru ile barışık devleti..."

Davutoğlu, kendilerinin hava limanları inşa etmeye çalıştığını, birilerinin de şantiyeleri bastığını, fabrika ve barajları sabote etmeye çalıştığını vurgulayarak, Muşlulara, "(Bu topraklarda artık şiddet, silah, terör istemiyoruz) diyecek misiniz?" diye seslendi. "Evet" karşılığını alan Davutoğlu, "İşte bu evetler, yeni Türkiye'nin temelini oluşturuyor" dedi.

Ahmet Davutoğlu, Türkiye'de 2002 yılında toplam 1,8 milyar lira tarımsal destek verildiğini, şimdi bu desteğin 10 milyar liraya ulaştığını belirtti. 2002'de 26 ilde havalanı bulunduğunu, şimdi havaalanı olan il sayısının 53 çıktığını vurgulayan Davutoğlu, vatandaşın artık her yere uçakla gidebildiğini söyledi. 

Davutoğlu, Muşlulara, Muş Havalimanı'nın terminalinin yenileneceği ve en iyi şartlara getirileceği müjdesini de verdi. Davutoğlu, gençlere de Muş Stadyumu'ndan boşalan alanı Gençlik Parkı olarak değerlendirecekleri müjdesini verdi ve şehir dışında modern bir Muş Stadyumu yapılacağını duyurdu.

Notlar

Mitingin yapıldığı meydan AK Parti flamaları ve balonlarla süslendi. Meydanda, "Çözüm Süreci başladı anaların gözyaşı dindi" ile Muş halkı imzalı ve Kürtçe "Tu lı ser seran lı ser çavanra hati" yazan, "Başımız gözümüz üstüne geldiniz" anlamına gelen pankartlar dikkat çekti. 

Davutoğlu'nun çocukluk fotoğrafı ve babaannesinin "Oğlunla ordu, kızınla oba olasın. Koç koç oğlanların ardına düşe, dünyalar ayaklarına gele, herkes sana akıl danışa" duasının yer aldığı pankart ile Hükümet tarafından kente yapılan yatırımların yer aldığı ve altında "Muş halkı adına teşekkürler" yazılı pankartlar da alanı çevreleyen binalarda yer aldı.

 Başbakan Davutoğlu alana gelmeden önce, platformun yanındaki iki dev ekranda, AK Parti hükümetleri döneminde yapılan yatırımlara ilişkin kısa tanıtım filmleri gösterildi. 

AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu, miting alanına gelişinde kendisine yol boyunca sevgi gösterisinde bulunanlara karşı​lık verdi. Zaman zaman parti otobüsünü durduran Davutoğlu, vatandaşlarla sohbet etti. Miting alanına gelişinde eşi Sare Davutoğlu ile ellerinde kentin simgesi olan lalelerle alandakileri selamlayan Başbakan Davutoğlu'nu vatandaşlar, Türk bayrakları ve AK Parti flamalarıyla karşıladı. Bu sırada Başbakan Davutoğlu için uyarlanan "Kiziroğlu Mustafa Bey" türküsü Kürtçe dinletildi.

Mitinge Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile bazı milletvekilleri de katıldı. Davutoğlu, konuşmasının ardından bakanlar ve partisinin milletvekili adaylarıyla alandakileri selamladı, eşi Sare Davutoğlu ile karanfil dağıttı.