Van’daki sağlık çalışanlarından virüsle mücadele çağrısı

Van’daki sağlık çalışanlarından virüsle mücadele çağrısı
Çin’de ortaya çıktıktan sonra Mart ayından bu yana Türkiye’de etkili olan Koronavirüs (Covid19) yayılışını sürdürürken Sağlık sektöründeki çalışanlar amansız bir mücadale vermeye devam ediyor. Şifa vermeye çalışırken kimi hayatını kaybeden, kimi zor süreçler yaşayan savaşçılar bu kayıplara rağmen mü

Çin’de ortaya çıktıktan sonra Mart ayından bu yana Türkiye’de etkili olan Koronavirüs (Covid19) yayılışını sürdürürken Sağlık sektöründeki çalışanlar amansız bir mücadale vermeye devam ediyor. Şifa vermeye çalışırken kimi hayatını kaybeden, kimi zor süreçler yaşayan savaşçılar bu kayıplara rağmen mücadelesini sürdürürken Van’daki vatandaşlara bilinçli hareket edip hızlıca bu süreci sona erdirme çağrısı yaptı.

Van’daki hastanelerde görevli sağlık çalışanları, kentte ilk vakanın görüldüğü günden bu yana Kovid-19 tanısı konulan hastaları sağlıklarına kavuşturabilmek için yoğun çaba gösteriyor. Toplum sağlığı için kendi önceliklerini hiçe sayan, olası bulaş riskine karşı günlerce evlerine gitmeyerek sevdiklerinden uzak kalan, her türlü fedakârlığı sergileyen sağlık çalışanları, korucuyu ekipmanlarla virüsten korunarak hastalara daha iyi hizmet sunmaya gayret ediyor. Son günlerdeki vaka artışlarını endişeyle takip eden sağlık çalışanları, maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyulması konusunda çağrıda bulunuyor. Koronavirüs (Covid-19) pandemi servisinde önlüklerinin üzerine tulum giyen, üst üste üç maske ile koruyucu siperlik takan sağlıkçılar, korona virüs hastalarını hayatta tutmak için canla başla mücadele veriyor. Korona virüs salgınıyla en ön cephede savaşan sağlık çalışanları, hastaları iyileştirmek için fedakârca mücadele ediyor. Yoğun bakım hemşiresinden, aile hekimi çalışanına ve toplum sağlık merkezi hemşiresinden covid servis çalışanına kadar tüm sağlık çalışanları, pandemi başlandığı ilk günden itibaren Van’da geçirdikleri koronavirüs sürecini Şehrivan Gazetesi’ne anlattılar.

“VATANDAŞLARIMIZ BİZLERDEN BİR ROBOT PERFORMANSI BEKLEMEKTE”

Koronavirüs salgının tüm sağlık çalışanını ciddi anlamda etkilediğini ve vatandaşların bilinçlenmesi gerektiğini vurgulayan Acil Tıp Teknisyeni Buket Yahşi, “Tüm dünyada olduğu gibi pandemi süreci ciddi anlamda iş yükünün artmasına sebep oldu. Canla başla çalışan tüm sağlık çalışanlarını ne yazık ki olumsuz yönde etkileri kuşkusuz çok fazla oldu. Bunlar arasından en zor ve en ağır olanı ailelerimizi korumak adına anne baba ve çocuklarımızdan uzak kalmak zorunda kalmaktı. Uzunca bir süre bulunduğumuz durumla baş etmek zorunda olacağız ve bu süreçte ciddi anlamda yorulan sağlık çalışanları olarak bakanlığımızdan motive edici girişimlerde bulunmasını temenni ediyoruz. Vatandaşlarımız bizlerden bir robot performansı beklemekte, şunu unutmamak lazım ki robotlar bile belli aralıklarla şarj olmak zorunda.”

“ARKAMIZDA BİZE DESTEK OLACAK BİR ORDUYA İHTİYAÇ VAR”

“Bizler ciddi anlamda çok zor ve sıkıntılı durumlara maruz kalıyoruz ve bizlerde onlar gibi ailesi olan, hasta olabilen, üzülen varlıklarız. Sözlü, fiziki veya psikolojik şiddet uygulayan kişilere karşı ciddi cezaların caydırıcılık kazandıracağına inanıyorum. Şu an ülkece ciddi bir savaş halindeyiz ve biz ön safta birçok sıkıntıyla çarpışarak savaşıyoruz, arkamızda bizlere destek olacak bir orduya ihtiyacımız var. Vatandaşlarımız bizlere destek olmazsa çok ciddi kayıplar vereceğiz ve toparlanması çok ama çok zor olacak hiçbir şey için geç değil birçok ülkeye oranla genç ve sağlıklı bir toplumuz. Bizler tedbirlere uyar ve dikkatli olursak en az can kaybı, iş yükü ve maddi kayıplarla bu savaşı kazanacağız.” Dedi.

SAĞLIK EMEKÇİLERİ: YIPRANDIK…

Korona virüsle verilen mücadele özellikle sağlık çalışanlarını çok etkilediğini vurgulayan Van’daki hastane de hemşire olarak çalışan İlknur Özdemir, “Ailemiz ve yakın çevremizle olan sosyal ilişkilerimizi askıya almak durumunda kaldık. Mental ve fiziksel olarak yıprandığımızı hissettik, omuzlarımızda ki yük fazlaydı. Âmâ bu yük pandemi nedeni ile hastanede yatan vatandaşlarla değil, bilinçsiz bir şekilde verdiğimiz mücadeleye inat kendinden ve yaşantısından hiç ödün vermeden bulaşı çoğaltmak pahasına gezip tozup eğlenen insanlarla alakalıdır. Beklentimiz aslında çok ütopik değil, sadece işimize ve emeğimize saygı duyulup, bizlerin de etten ve kemikten oluştuğumuzu hatırlayıp şu zor süreçte bize destek olup; maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmeleri gerekiyor.” İfadelerini kullandı.

SAĞLIK ÇALIŞANLARA KALKAN ELLER KONUSUNDA DA SİTEM VAR!

Cümlelerini sürdüren Özdemir, şiddettin maalesef coğrafyamızın kanayan yarası olduğunu belirterek şunları söyledi: “Hiçbir canlı bu travmatik ve kişisel benliği örseleyici durumla karşılaşmak istemez. Ben şahsen bir sağlıkçı olarak verilen cezaların caydırıcı olduğunu asla düşünmüyorum. Bir kadın olarak bile çoğu zaman kendimi güvende hissetmediğim ve gün içeresinde bulunmak zorunda kaldığım birçok ortam şöyle dursun, vatandaşa hizmet için şu dönemde ekstra çaba gösterdiğimiz pandemi sürecinde dahi şiddetin devam etmesi gerçekten çok üzücü bir durum. Fiziksel veya psikolojik, şiddet bir insanlık suçudur. Devlet yetkililerinin bu konuya acil çözüm bulmaları gerektiğini yineliyorum. Son olarak hayatları pahasına yaşam için umut olan sağlık çalışanlarına kalkan ellere yazıklar olsun. Şiddeti uygulayan magandalara hak ettikleri yaptırım uygulanmadığı sürece devam edecektir.”

“DAHA DİKKATLİ OLALIM VE BU SÜRECİ EN AZ HASARLA ATLATALIM”

Tedbirlere uymayan vatandaşların yurtlara yerleştirilmesi kararı çok yerinde ve doğru bir karar olduğunu dile getiren Hemşire Özdemir, şunları anlattı: “Sağlık çalışanlarının beklentileri eşit bir ek ödeme dağılımı. Din adamı benden daha mı çok çalışıyor benden daha mı çok yıpranıyor. Onlara o kadar tavandan verilirken bizim gibilere verilen ise düşük ücret. Ben şimdi işime nasıl isteyerek gidebilirim. İşime nasıl motive olabilirim. En ağır yaptırımlar uygulanmalı gerekirse. Aksi takdirde covid-19 ne durdurulabilir ne de önlenebilir. Maskeye gelecek olursak dışarda geziyorum ve maske takmayan o kadar çok insan görüyorum ki. Dünya insanın içinde bulunduğu bu zorlu süreç herkes için meşe katlı geçiyor.”

“LÜTFEN DİKKATLİ OLALIM”

“Pandemiyi daha da azdıran ve içinden çıkılmaz hale getiren bilinçsiz bireyler olduğu sürece daha uzun bir süre sosyal yaşantımızdan, eski sağlıklı ve samimi günlerimizden daha çok ödün verilecek gibi görünüyor. Hele ki sağlık çalışanları için. Saatler boyu tulum, siperlik, maske içeresinde mesailerini sürdüren biz pandeminin birincil savaşçılarının ise arzu ettikleri tek şey: Maske, mesafe, hijyen. Maskesini koluna takanlar, alınan önlemlere uymayanlar; yoğun bakımda sırf hasta hayata tutunabilsin diye ailesinden uzakta kalmak zorunda kalan hemşireye de doktora da, yardımcı personele de borçludur. Onların ailesine de borçludur. Ve vicdanını sorgulaması gerekir. Lütfen geleceğimiz için daha dikkatli olalım ve bu süreci en az hasarla atlatalım.”

VATANDAŞLARIN RAHATLIĞI ŞAŞIRTIYOR!

Gazetemizde değerlendirmede bulunan Toplum Sağlık Merkezi çalışanı Nazlı Yağız, “Pandemi süreci bizi tatbiki çok kotu etkiledi. Çok yoruluyoruz çok çabalıyoruz. Bu bizim işimiz tatbiki yapmak zorundayız, yapacağız da. Ama şu süreçte hiçbir sektör bizim kadar çalışmıyor ve yıpranmıyor. İnsanlarımız virüs konusunda çok bilinçsiz davranıyorlar. Biz sabahtan akşama kadar sağlık için mücadele veriyorsak vatandaşlarda maske takmayı hem sağlığa hem de bize çok görmesinler. Pandeminin ne zaman biteceği belirsiz ama dışarıya çıktığımız zaman insanlar o kadar rahat davranıyor ki sanki pandemi bitmişte bizim haberimiz yok. Bizi pandemi sürecinde en çok üzen durum ek ödemede ki çelişki, eşitsizlik ve belirsizlik oldu. Kendimden örnek verecek olursam iş yerimde arkadaşlarım filyasyon ekibinde olduğu için ek ödeme alacaklar. Ama ben filyasyonda olmadığım için alamıyorum. Fakat baktığınız da ben de çalışıyorum emek veriyorum. Hem de çok çalışıyorum. Bütün evrak işlerini ben yapıyorum. Filyasyon takip tutanakları, umumi hıfzıssıhha kararları vs. Hepsinin sekretaryasını ben yürütüyorum. Her şeyi geçtim astım ve ankiloza spondilit hastası ve üstüne hamile bir insan olarak fazlasıyla yıpranıyorum, ama karşılığı kocaman bir sıfır.” Şeklinde konuştu.

ÜLKEDEKİ İLK VAKA, SAĞLIKÇILARDA KORKU YARATTI

Sağlık Ocağı Hemşiresi Erdal Gök, “Öncelikle Çin’de ilk koronavirüs vakaları çıktığında bizlerde TV’den izleyip önemli bir şey olmadığını düşündük ama gittikçe artan ölüm vakaları ve etkisinin geniş alanlara yayılması bizleri tedirgin etti. İş yerinde sürekli bu konuyu konuşur olduk, Türkiye de ilk vakalarla artan vaka sayıları bizleri büyük tedirginliğe soktu. Ailesiyle yaşayan bazı arkadaşlarım ailelerine ve çevrelerine virüsü bulaştırmamak için yalnız yaşamaya başladılar. Bizler de sürekli maske, yüz siperliği ve dezenfektan kullanmak zorunda kaldık, ellerimizi tahriş etmesine rağmen en yakın dostumuz olan dezenfektanlara rağbet gösterdik yani süreç bizleri normal vatandaştan daha çok etkiledi. Çünkü bizler hem ailelerimiz için hem de vakalar için tedirgin olup destek vermeye çalıştık.”

SİZİ YAŞATANA ŞİDDET UYGULAMAK NE KADAR DOĞRU

Şiddet konusuna da değinen Gök, şunları söyledi. “Şiddet kelimesi insanı irite eden bir kelime, birde size yardım eden sağlığınız için çaba gösteren kişilere bu kelimeyi fiiliyata dökmek insanlık dışı bir harekettir ve bu şiddet sayılarının artmasını televizyonlarda sürekli gündem olmasına bağlıyorum insanlar özenip sağlıkçıların en ufak hareketinde şiddet uyguluyorlar, umarım bizler gerçekten şiddet kelimesini hayatımızdan çıkarıp mesleğimizi daha rahat bir şekilde can güvenliğimizden emin olarak yaparız. Keşke virüs tedbirlerine önem vermeyerek yaşayan insanlar bizlerle beraber 1 hafta çalışsalar o zaman anlarlar insanların virüsten dolayı öldüklerini, bunları gören insanların daha dikkatli olacaklarından eminim.” Diye ekledi.

SÜREÇ ZOR İLERLİYOR KARŞILIĞI İSE YOK

Koronavirüs sürecinde ataması gerçekleştirilen hemşire Âdem Can, pandemi süreciyle ilgili şunları kaydetti: “Covid acilde işe başladım, deneyimim olmamasına rağmen direk bu alanda çalışmaya başladım. Normalde ilk başlarda insanlar virüs ismini duyduklarında bile çekinmeye ve korkmaya başlıyorlardı. Biz sağlıkçılar ise bu korku ve endişeleri bilmemize rağmen cesurca davranıp işe başladık. İlk süreçte bütün sağlık çalışanlarının bu hastalığı geçirdiğine inanıyorum. Bunları bildiğimiz için ailelerimizin yanına da pek gidemiyorduk. Beni en çok üzen şey ise hasta yakınlarının bizden sürekli kaçmaları, bize öcü muamelesi yapmaları açıkçası zoruma gitmişti. Bir de üstüne, kaldığım apartmanda kapı komşularım yöneticiye bu apartmanda sağlık çalışanı var, buradan çıksın bize virüs bulaştıracak demişler. Biz hastanede onları yaşatmak için gecemizi gündüzümüze katarak çabalıyoruz, onların bizlere verdiği değere bakın. Ondan sonra yoğun bakım servisine geçtim, buraya geçtikten sonra artık virüs bize normal gelmeye başladı. Çünkü dört etrafınız pozitif vaka bir yerden sonra alışıyor insan. Pandemi sürecinde bu kadar zorluk çekmemize rağmen karşılığımızı alamıyoruz. Emeklerimizin karşılığı alamıyoruz, covid hastaya yakını bir metre yaklaşmazken biz onlarla aylar geçiyoruz.” İfadelerine yer verdi.

BULAŞ RİSKİNİ ÖNLEMEK İÇİN BİLİNÇLİ OLMAK GEREKİR

Cümlelerine devam eden hemşire Can, şunları belirtti: “Hastaların ölüm haberini duyan hasta yakınları direk bize saldırmaya başlıyorlar. Biz yaşatmak için elimizden gelen ne varsa yapıyoruz. Bunları bir kenara bıraktım hastalardan da sözlü şiddet alıyoruz, hasta iğne yapmana izin vermez, zorluk çıkarır hatta bazen bize vurmaya bile çalışıyorlar. Genelde test yaptırmaya gelen vatandaşların birçoğu ya taziyeye gitmiştir ya da düğüne hal böyle olunca vakalar da artar. Bizim vatandaşlarımızda bilinç hiç yok, virüslü bir insanın taziyesine gidersen bir hafta sonra onlarda senin taziyene gelir. Göz göre göre ölüme bilerek gidiyoruz. Sorduğun zamanda gitmesek ayıp olur cevaplarını alıyoruz. Asıl gitmesen seviyorsundur bulaş ancak böyle önlenir.” 

ŞEHRİVAN ÖZEL: ORHAM SAĞLAM /ÖMER AYKAÇ–