Prof. Dr. Mustafa Sarı'dan anlamlı veda

Prof. Dr. Mustafa Sarı'dan anlamlı veda
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde 1992 yılında akademik hayatına başlayan Prof. Dr. Mustafa Sarı, aradan geçen 24 yıl sonra sonlandırdığını açıkladı.

Bundan sonraki akademik hayatını ve çalışmalarını Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesinde sürdürecek olan Prof. Dr. Mustafa Sarı, yaptığı çalışmalar ile 1990'lı yıllarda üreme döneminde yapılan kaçak avcılık nedeniyle yok olma noktasına gelen inci kefalini yok olmaktan kurtararak Van’ın markası haline getirmiş ve dünyaya tanıtmıştır. İnci kefali ve Van Gölü denince akla gelen ilk isim olan Prof. Dr. Sarı, kurmuş olduğu Doğa Gözcüleri Derneği ile Van’ın her türlü çevre sorunu ile gönüllü olarak ilgilenmiştir. Farklı sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan açıklamada Van için her zeminde gönüllü olarak çalışan Prof. Dr. Mustafa Sarı'nın gitmesinin Van için büyük bir kayıp olduğu vurgulanarak Prof. Dr. Sarı'nın her zaman Van için yaptıkları ile anılacağını belirtmişlerdir. Prof. Dr. Mustafa Sarı sosyal medya aracılığı yayınlamış olduğu veda mesajında, korunması için yıllarca mücadele vererek bu günlere getirdiği inci kefali ile ilgili; ben Van’a geldiğim zaman, yani 1992 yılında “Van Gölü’nde balık yaşamaz. Sadece akarsu ağızlarında inci kefali bulunur” bilgisinin ders kitaplarında yer aldığı, Türkiye balıkçılığı içinde bir istatistik olmaktan ileriye gidememiş, Van yıllıklarında bile adı geçmeyen, üreme döneminde akarsu mansaplarının devlet eliyle kiraya verildiği, üreme göçü esnasındaki şelaleleri uçarak geçişinden kimsenin haberi olmadığı bir balıktı inci kefali. İnci kefalinin 1992 yılı cirosu ise sadece 1.2 milyon ABD doları civarındaydı. Tarafımdan başlatılan ve daha sonra bir çok aktörün, kişi, kurum ve kuruluşun katılımı ile adeta bir kalkınma projesi haline gelen çalışmalarla bugün inci kefali, dünyanın tanıdığı, Van’ın tanıtımında yeni bir marka haline gelmiş, korunması için devletin kampanyalar düzenlediği ve bütçe ayırdığı, göçü esnasındaki muhteşem görselliği ekolojik turizme dönüştürmek için her yıl uluslararası festivaller yapılan bir balık haline geldi. Günümüzde inci kefalinin cirosu 12 milyon ABD dolarına ulaştı. Yani 1992 yılına kıyasla tam 10 katlık bir artış oldu. 1992 yılında göl çevresindeki “bend ağası” tabir edilen 8-10 kişinin cebine giren kazanç, bu gün göl çevresindeki 15 bin kişiye iş-aş-ekmek oldu. İnci kefali adında okullar, heykeller, sinema ödülleri, resim ve kısa film yarışmaları var bugün. İyi de bu kadar büyük bir ilerleme, ülkemizin içinden geçtiği zor yıllarda, Van Gölü çevresinde yaşanan yoğun güvenlik sorunlarına rağmen nasıl gerçekleşti? Bu soruya verilecek kısa bir cevap yok. Bir kitapta belki bu soru uzun uzadıya ele alınabilir. Ancak şunu ifade etmek mümkün: Van Gölü çevresindeki kadirşinas ve doğanın korunması için yapılan çalışmalara destek veren yerel halk, balığın korunmasını esas işi olarak gören jandarma teşkilatı ile üniversite-sivil toplum kuruluşu-kamu kurumları işbirliği, uygun modeller kullanılarak oluşturulan sürdürülebilir koruma stratejisi bu sonuçları hazırladı. Yoksa hem dünyada hem ülkemizde her gün yeni bir türün kayıp haberi basına yansırken, Van Gölü inci kefalini korumada mesafe kat etmenin mümkün olmayacağını belirtmiştir” dedi.



Yirmi yıldan fazla bir süre kaldığı Van'da çok mutlu olduğunu ve kendisini bir Vanlı olarak gördüğünü belirten Prof. Dr. Sarı, “En verimli ve etkili akademik yaşamımı geçirdiğim, çocuklarımın doğup-büyüdüğü, ailece kendimize memleket bildiğimiz, balığında-gölünde-dağında-taşında-kurdunda-kuşunda-çiçeğinde-böceğinde-suyunda-karında-toprağında sayısız anılarımız saklı olduğu Van’dan, bizim için dünya cennetinden ayrılmamız mümkün değil. Bu yüzden adına ayrılık diyemedik, kimseye veda edemedik, helallik isteyemedik. Buna ne yüreğimiz dayandı, ne gönlümüz razı oldu. Hem aklımızı, hem kalbimizi Van’a, Van Gölü’ne, inci kefaline uzaktan hizmete razı ettik ifadeleri kullanılmıştır. Kendisin yokluğunda inci kefali koruma çalışmalarının geleceği ile ilgili: yıllardır inci kefalinin korunması için heyecanlanan, ancak yapılan çalışmalara hürmeten öne çıkmayan kişiler, kurumlar, kuruluşların hizmetine de bir fırsat tanınmış olacağına inandığını ve Van Gölü inci kefalini kurucu dekanlığını yaptığım YYÜ Su Ürünleri Fakültesi, kurucusu olduğum Doğa Gözcüleri Derneği öncülüğünde Van Gölü çevresinde yaşayan duyarlı Vanlı, Ercişli, Muradiyeli, Gevaşlı, Edremitli, Bitlisli, Ahlatlı, Adilcevazlı, Tatvanlılara, yani gölün ve balığın esas sahiplerine emanet olduğunu ifade etmiştir” şeklinde konuştu.

Van'dan ayrılmasına rağmen inci kefali korunması çalışmaları başta olmak üzere Van Gölü ile ilgili her konuyu yakından takip edeceğini belirten Sarı mesajında, "Veda etmiyorum. Bundan sonra Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nde ülkemizin başka değerleri için çalışırken, her daim Van’ın, Van Gölü’nün ve inci kefalinin emrinde olduğumu beyan ediyorum" diyerek sonlandırdı.