Nemrut için üçüncü toplantı

Nemrut için üçüncü toplantı
Bitlis sınırları içinde Van Gölü yakınlarında yer alan Nemrut Krater Gölü bölgesinde gerçekleştirilen inşaat çalışmalarıyla ilgili olarak Vangölü Aktivistleri Derneği öncülüğünde sivil toplum kuruluşlarıyla üçüncü kez çevrim içi toplantı gerçekleştirildi.

Van Gölü kıyı bölgesinde yer alan ve bölge turizmi açısından önemli bir işlevi bulunan Nemrut dağı bölgesine, özellikle de krater göllere gidilen yol güzergahında demir ve beton kullanılarak yapılan yapılara çevreciler, aktivistler ve turizmciler tepki gösteriyor.


Geçen yıl başlatılan inşaat çalışmaları tepkiler üzerine Bitlis valiliğinin kararıyla bir süre durdurulduktan sonra geçen ay çalışmalar tekrar başlamıştı. Bu durum ise tepkilerin tekrar yoğunlaşmasına sebep oldu.

ALTERNATİF ÇÖZÜM ARAYIŞLARI  

Nemrut Kalderası bölgesinde inşaat çalışmalarının yeniden başlaması ardından Pandemi nedeniyle bir araya gelemeyen Van ve Bitlis’teki sivil toplum örgütleri, internet üzerinden çevrim içi toplantılar düzenliyor.
Şimdiye kadar üç kez bir araya gelen çevreciler, turizmciler ve aktivistler, alternatif çözüm önerileri üzerinde durdu.

ÜÇÜNCÜ TOPLANTI

Nemrut bölgesindeki durumla ilgili önceki gün de Vangölü Aktivistleri Derneği öncülüğünde bir toplantı daha gerçekleştirildi.


Toplantıya, VANTUMDER, Bitlis ASKON, Bitlis İlim Yayma Cemiyeti, Bitlis Özgür Eğitim-Sen, BİGİAD ve Bitlis TUTAP temsilcileri katıldı.


Yapılan üçüncü istişare toplantısında Nemrut Kalderası'ndaki beton yapılaşmanın durdurulması ve kaldırılması konusu ele alındı.

NEMRUT’U DOKUNULMAZ KILAN 4 NEDEN

Konuyla ilgili olarak gazetemize açıklamada bulunan Vangölü Aktivistleri Derneği Başkanı Erdoğan Özel, Nemrut Kalderası’nın yasal ve hukuki statüsüne ilişkin bilgi verdi.


Bu bölgenin yapılan hem ulusal hem uluslararası anlaşmalarla dokunulmaz bir bölge haline geldiğini belirten Özel, şunları söyledi: 


“Nemrut Kalderası, hem ulusal hem de uluslararası koruma statülerine sahip bir alan. Bunlardan ilki, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nca tanımlanmış olan 1. Derece Doğal Sit Alanı statüsü; İkinci koruma statüsü 1983'de hazırlanan Milli Parklar Kanunu ile tanımlanmış bulunan Tabiat Anıtı statüsü; Üçüncü bir koruma statüsü ise 1971’de İran’ın Ramsar şehrinde imzalanan ve Türkiye’nin 1994 yılında imzalayıp tarafı olduğu Ramsar Sözleşmesi uyarınca taşıdığı sulak alan sebebiyle verilmiş ‘RAMSAR Alanı’ statüsü, ki bu statü Türkiye’de sadece 14 alan için verilmiştir. Nemrut 2013 yılında bu statüyü kazanmış sonuncu alandır. Dördüncü, Süphan Dağı’yla birlikte Nemrut Dağı’nı ve dolayısıyla Nemrut Kalderası’nı da içine alan bölgenin bir Jeopark alanı olarak tescil edilmesine yönelik çalışmaların sürdüğünü de biliyoruz.”

“ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Nemrut Kalderası ile ilgili konunun çok anlaşılır olduğunu ve yazılı olarak arşivlerde yer aldığını belirten Özel, yine de konunun tüm berraklığıyla ortaya çıkarılması ve buradaki betonlaşmaya son verilmesi için çevrim içi toplantılara devam edeceklerini kaydetti.


Bölgenin yapısıyla ilgili bir ihlal durumunda yaptırımların gündeme gelebileceğini hatırlatan Özel, “Bu koruma statülerine aykırılık teşkil eden durumlarda gerek uluslararası gerekse ulusal mekanizmalarla belli yaptırımların uygulanması söz konusu. Yani bu statüler usulen ya da şeklen çizilmiş çerçeveler değil. Bağlayıcılığı ve yaptırım gücü söz konusu.” ifadelerini kullandı.

Prestij Özel Haber: Adil HARMANCI