Cilo Dağları’nda yeni bir bitki türü keşfedildi

Cilo Dağları’nda yeni bir bitki türü keşfedildi
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Mehmet Fırat, Hakkari’deki Cilo Dağları’nda yeni bir ‘taşkıran’ cinsi bitki türü keşfederek bilim dünyasına kazandırdı.

Ünlü botanikçi Araştırma Görevlisi Mehmet Fırat, Hakkari’nin Zap Vadisi ile Cilo Dağları’nda yaptığı floristik arazi çalışmaları sırasında ‘taşkıran’ veya ‘kaya gülü’ olarak adlandırılan bitkiden örnekler aldı. Örnek aldığı bitkinin mikroskopla yaptığı araştırmalarda yeni bir tür olduğunu keşfeden ünlü botanikçi Fırat, keşfettiği bitkiye ‘saxifraga hakkariensis’ adını verdi. Botanikçi Fırat tarafından keşfedilen yeni bitki türü, "Phytotaxa" adlı uluslararası prestijli bir bilim dergisinde yayımlandı. 
İHA muhabirine konuşan ünlü botanikçi Mehmet Fırat, Saxifraga (taşkıran) cinsinin Türkiye’de 20 türü olduğunu, dünyada ise tespit edilen 470 türünün bulunduğunu belirtti. Keşfedilen yeni bitkiyle Türkiye’deki tür sayısının 21’e çıktığını ve bu yeni keşfin de Türkiye’nin biyoçeşitliliği için önemli olduğunu ifade eden botanikçi Fırat, "Keşfettiğim bitkinin Türkçe ismi ‘taşkıran’ bitkisidir. Tabi ben bu bitkiye ‘kaya gülü’ diyorum. ‘Saxifraga hakkariensis’ bitkisini 2012-2017 yılları arasında Hakkari’de yapılan floristik araştırmalarda Cilo Dağı’nın eteklerinde ve kayalıklar üzerinde yetişen Saxifraga, taşları delip arasındaki çatlaklarda yeşeren ve sonrada genişleyen beyaz renkli bir bitkidir. Bu bitkiyi yeni bir tür olarak keşfettim"
dedi. 

"Ülkemizin biyoçeşitliliği için önemlidir" 


Keşfedilen bitkinin kalsiyum oksalat tuzlarını yaprakları üzerinde taşıdığını ve kendisi ile beslenen bazı canlıların olduğunu dile getiren Fırat, "Bu bitkinin en yakın akrabaları Afganistan’da ve İran’ın batısında görülür. Bu bitkiyi yeni bir tür olarak yayınladık. Adını da Hakkari’den esinlenerek ‘Saxifraga hakkariensis’ adını verdim. Bitkinin herhangi bir tıbbi kullanımı şimdilik yoktur. Fakat kalsiyum oksalat tuzlarını yaprakları üzerinde taşır. Kayadan aldıkları kalsiyum oksalat tuzunu dışarı verir. Kendisi ile beslenen bazı canlılar ve mikroorganizmalar vardır. Bu yüzden ülkemizin biyoçeşitliliği için önemlidir" diye konuştu. 

"Yeni türler bilim insanlarını cezbediyor" 
Yeni türlerin botanik turizmini ve bilim insanlarını cezbettiğine dikkat çeken Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü: 


"Bitki, Cilo Dağları’na giderken Zap Vadisi’nin ana kılcallarında vardır. Nisan ve mayıs aylarında çiçeklenir. Saxifraga bitkisinin dünyada tespit edilen 470 türü, Türkiye’de 20 türü vardır. Benim keşfettiğim türle birlikte bu sayı 21 tür oldu. Botanik turizmden insanlar ve bilim insanları olsun, yeni türler onları cezbediyor. İnsanlar bunu duyduğundan Amerika, Japonya ve İngiltere’den kalkıp bu bitkiyi görmek için bizimle temasa geçiyor." 

"Bölgede ayağımın değmediği yer kalmadı" 


Botanikçilerin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde arazi çalışması yaparken yaşadıkları sıkıntıları aktaran Fırat, "Bölgemiz buraya yakın olduğu için arazi çalışmalarını daha rahat yapıyoruz. İnsanlar geçmişten beri terör ve güvenlik durumlarından dolayı korkup bu bölgelerde araziye rahat çıkamıyor. Ben de bu bitkiyi keşfederken, sıkıntıların olmadığı 2013-2014 yıllarında buldum. Bu yüzden pek bir floristik çalışmalar yapılmamış. Botanikçiler olarak hala bazı bölgelere serbest gidemiyoruz. Güvenlikten ve mayınlardan dolayı özel güvenlik alanlarına gidemiyoruz. Çünkü biz araziye çıktığımızda askeriyeden de izin alıyoruz. Gidemediğimiz çok yer var, ama buna rağmen bölgede ayağımın değmediği yer kalmadı" şeklinde konuştu. 

"Kaya bahçeleri için ya da saksı çiçekçiliği için iyi bir süs bitkisidir" 
‘Saxifraga hakkariensis’ bitkisinin botanik bahçelerinde, özel hobi bahçelerinde, duvar süs bitkisi ya da çiçekçilik sektöründe çok güzel kaya bahçesi veya saksı süs bitkisi olabileceğini ifade eden Fırat, şunları kaydetti: 


"Bu bitki milli gelire ve halka bir kazanç olarak düşünülebilir. Tabi bu bitkiyi doğal ortamından söküp ticareti yapılırsa yok olabilir. Özel ya da kamu teşebbüsleri ile önce ıslah ederek üretime yönelik yetiştirilip, sonra piyasaya verilmelidir."