Ayşin: 'İyi bir gelecek için yeni bir müfredata ihtiyaç var'

Ayşin: 'İyi bir gelecek için yeni bir müfredata ihtiyaç var'
Eğitim Bir-Sen Van Şube başkanı Osman AYŞİN, 2016-2017 eğitim-öğretim yılı birinci kanaat dönemi ile ilgili bir değerlendirme yaptı. Bütün eğitim çalışanlarının özveriyle çalıştıklarını ve birçok olumsuzluğa rağmen özellikle darbe girişimi sonrası yaşanan kritik bir sürecin ardından 1.dönemin sona erdiğini belirtti.
Eğitim Bir-Sen Van Şubesi'nden yapılan yazılı açıklamada; AYŞİN, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hain planlarının icra edildiği bir zaman diliminde ve bunun artçı sarsıntılarının gölgesinde açılan eğitim-öğretim yılında, ihanet şebekesine mensup kişilerin kamudan tasfiye edilmesine yönelik tedbirlerin alınması nedeniyle, bazı olumsuzların yaşandığını; İhraçların, açığa almaların, özellikle valilikler ve kaymakamlıklar tarafından açığa alınanların durumlarının netleştirilmesinin gecikmesinin eğitim-öğretimi olumsuz etkilediğini, masum ve hainlerin ayrıştırılması noktasında illere göre farklılıkların olmasının art niyetlilere kapı aralamış olduğunu, hainlerin gizlenmesine, masumların ise itibarsızlaştırılmasına zemin hazırladığını belirtti. Çok sayıda öğretmenin halen açıkta bekletilmesinin, birçoğu hakkında hâlâ bir inceleme/soruşturma yapılmamış olmasının mesleki ve sosyal yansımaları göz önüne alınarak, suçu tespit edilenlerin cezalandırılması, masum olanların ise bir an önce görevlerine iade edilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen AYŞİN, Öğretmen açığının, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliğinin, ek ders esaslarındaki eşitsizliklerin, ders ücretlerindeki adaletsizliklerin, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenliğin, performans, rotasyon, müfredat, alan değişikliği, kariyer basamakları gibi birçok sorunun çözüme kavuşturulmayı beklediğini ifade etti.

SORUNLARIMIZIN ÇARESİ ÇAĞA UYGUN, YENİLİKLERE AÇIK DERS PROGRAMLARINDAN GEÇMEKTEDİR

Yoğun bir değişimin yaşandığı bugünün dünyasında meraklı, öğrenmeye istekli, üretken, öz güvenli, kendini iyi ifade edebilen, sürekli yeni şeyler öğrenebilecek ve yeni fikirler bulup bunları uygulayabilecek insan kaynağına ihtiyaç olduğunu söyleyen AYŞİN, Eğitim sistemimizin, Anayasa’dan başlanarak kanunlar, yönetmelikler ve diğer mevzuat çerçevesinde çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek, milletin beklentilerini karşılayacak şekilde yeniden ele alınması gerektiğini belirterek şöyle devam etti.

Temel hak ve özgürlükleri yeterince gözetmeyen, öğrencilere ileri düzeyde düşünme becerileri kazandırmayan, mevcut kazanımları öğrenci seviyesine uygun olmayan, hayatla bağlantısı bulunmayan, öğrencileri kendi yetenekleri ve yeterlilikleri çerçevesinde geliştiremeyen; temiz karakterli nesiller yetiştiremeyen; ezberden, taklitten ziyade analitik düşünebilen gençleri heyecanlandıramayan, sorgulayıcı ve eleştirel bakışı fertlere kazandıramayan, öğretmenlere ve okullara müfredat oluşturma ve uygulama konusunda anlamlı bir rol vermeyen, Türkiye’yi uluslararası öğrenci değerlendirme sınavlarında dereceye sokamayan mevcut eğitim programlarıyla yerimizde saymaya hatta daha da geriye gitmeye mahkûm olmaya devam edeceğimizden, tamamen özgürlükçü, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan, eleştirel ve evrensel değerleri esas alan, zamanın ruhuna uygun bir eğitim modelini inşa etme vaktinin geldiğini düşünüyoruz, diyerek düşüncelerini aşağıdaki şekilde ifade etti.

İHTİYAÇ KADROLU ÖĞRETMENLERLE KARŞILANMALI, MÜLAKATLI/SÖZLEŞMELİ İSTİHDAMDAN VAZGEÇİLMELİDİR

Son yıllarda derslik yapımında kayda değer bir artış olmasına ve çok sayıda öğretmen ataması yapılmasına rağmen hâlâ 100 bine yakın öğretmen açığı bulunmaktadır. Eğitime ilişkin reformların kalıcı hâle gelmesi, okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır. Bu nedenle, hem yeni öğretmen kadroları ihdas edecek hem de sözleşmeli öğretmen alımındaki hatayı telafi ederek sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçirecek yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Kadrolu istihdam konusunda gereken adım atılmalı; öğretmen ihtiyacı tamamen karşılanmalı ve alımlar kadrolu olarak yapılmalıdır.
 
İSTİHDAMDA GÜÇLÜK ÇEKİLEN BÖLGELERDE GÖREV YAPAN EĞİTİMCİLERE EK TAZMİNAT VERİLMELİDİR

Kalkınmada öncelikli bölgelerde kalıcı öğretmen istihdamının sağlanamaması önemli bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Söz konusu yerlerde, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde bir öğretmenin görevde kalma süresi ortalama 1,5 yıldır. Bu durum, eğitim ve öğretimde istikrar sorununa neden olmaktadır. Zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapan eğitimcilere bölgenin mahrumiyet durumuna göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesi, istikrarlı bir istihdam sağlayacaktır. Bu nedenle, hükûmet cebri yöntemleri dayatarak değil, teşviki yöntemleri özendirerek istikrarlı, kalıcı ve verimli bir istihdam politikasını benimsemelidir.

EK DERS ÜCRETLERİNDEKİ ÇARPIKLIKLAR GİDERİLMELİ, HAKKANİYETE UYGUN BİR İYİLEŞTİRME YAPILMALIDIR

11 yıldır uygulanmakta olan ek ders esaslarında bazı adaletsizlikler yaşanmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı, sendikalardan da görüş alarak ek ders esaslarında yapmayı planladığı değişikliği aradan üç yıl geçmesine rağmen bir türlü hayata geçirememiştir. Öğretmenlerin branşlarına göre ek ders ücretlerindeki adaletsizliğe son verilmeli, okul türlerine göre yöneticilere verilen ek ders ücreti farklılıkları sorunu artık çözüme kavuşturulmalıdır. Maaş karşılığı ödenen ders saati sayısındaki eşitsizlik, düzenleme yapılarak giderilmeli, öğretmenlerin girebilecekleri ek ders saati üst limiti yeniden gözden geçirilmeli ve mevcut ek ders birim ücreti artırılmalıdır.
 
OKULLARA BÜTÇE VERİLMESİ KARARI HAYATA GEÇİRİLMELİDİR

Eğitim-Bir-Sen’in Milli Eğitim Şûrası’nda sunduğu tekliflerden olan ve şûra genel kurulunda da kabul edilen okullara bütçe verilmesi kararı bir an önce uygulanmalıdır. Okul yöneticilerinin asli görevlerini yerine getirmelerinin önündeki en büyük engel olan bütçe sorunu; öğretmeni, yöneticiyi ve veliyi karşı karşıya getirmekte, bundan en fazla zararı yine okul yönetimleri görmektedir. Bunun önüne geçmek için merkezi bütçeden, öğrenci başına ödenek uygulamasına geçilmeli, okullarda tahsildarlığa son verilmelidir. Kamu görevlilerine kılık ve kıyafet dayatması yapılmamalı, darbe ürünü yönetmelik derhal kaldırılmalıdır

Kamu görevlilerini ilgilendiren çerçeve yönetmelikte acilen değişikliğe gidilerek, öğretmene ne giyeceğini bilemeyen kişi muamelesi yapılmamalı; mülki idare amirleri ile eğitimciler arasında tartışma konusu yapılan, eğitimcilerin moralini bozan, eğitimin niteliğini düşüren çağ dışı kılık ve kıyafet yönetmeliği derhal kaldırılmalı; insan hak ve hürriyetlerine uygun, özgürlükçü bir anlayış doğrultusunda yeni bir düzenleme yapılmalıdır.

KARİYER BASAMAKLARI SORUNUNA ÇÖZÜM BULUNMALIDIR

13 yıl önce kariyer basamaklarında yapılan düzenleme, hedeflenen sonuca ulaşmayı sağlamadığı gibi, yeni bir soruna yol açmış ve mağduriyetlere neden olmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararının gereğinin yapılmaması, kariyer basamakları uygulamasındaki belirsizliği günümüze kadar devam ettirmiştir. Tezli yüksek lisans yapanların açtıkları on binlerce dava yerel mahkemelerde öğretmenlerin lehine sonuçlanmış, daha sonra ise Danıştay, kararı öğretmenlerin aleyhine olacak şekilde reddetmiştir. Bunun sonucunda yüz binlerce öğretmen mağdur olmuştur. Bakanlık, kariyer basamakları sorununu gündemine almalı ve mağduriyetleri giderecek bir çözüm yolu bulmalıdır.
 
ÖĞRETMENLERE ALAN DEĞİŞİKLİĞİ HAKKI TANINMALIDIR

Alan değişikliği konusunda verilen sözlerin tutulmaması, alan değişikliği yapmak isteyen ve alan değişikliği yapamadığı için mağdur olan çok sayıda öğretmenin kariyer planlaması yapmasına engel teşkil etmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı bu konuda ivedi olarak adım atmalı ve alan değişikliği hakkı tanımalıdır.

KARMA EĞİTİM DAYATMASINDAN VAZGEÇİLMELİ, ÖĞRENCİLERE SEÇME HAKKI VERİLMELİDİR

Öğrencilere ve velilere seçme hakkı tanımayan karma eğitim uygulaması terk edilmelidir. 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu’nda yer alan, “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır’ ibaresi değiştirilerek, demokratik, veliye ve öğrenciye seçme hakkı tanıyan bir düzenleme yapılmalıdır.
 
ROTASYON VE PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ GİBİ İŞ BARIŞINI VE ÇALIŞMA MOTİVASYONUNU BOZACAK GİRİŞİMLERDEN UZAK DURULMALIDIR

Millî Eğitim Bakanlığı’nın sürdürülebilir ve yönetilebilir bir istihdam politikası oluşturamamasının ceremesini eğitim çalışanları çekmemelidir. Eğitim sistemimizin karma eğitim dayatması, müfredat, sosyo-ekonomik açıdan az gelişmiş yörelerdeki öğretmenlerin görev süresi, kariyer basamakları, altyapı ve donanım eksiklikleri, okul bütçesi gibi çözüm bekleyen sorunları ortada dururken, eğitim çalışanlarını huzursuz edecek, işlerine ve mesleki gelişimlerine odaklanmalarını engelleyecek, çalışma barışını ve kurumsal iş birliğini bozacak rotasyon, performans değerlendirmesi gibi zorlama tedbirlerin Bakanlığın gündeminden çıkarılması ve cebri değil teşviki alternatiflerin öne çıkarıldığı bir politikanın tesisi gereklidir.

Kanuni bir dayanağı olmayan; sağlıklı, güvenilir ve nesnel bir değerlendirme için gerekli ortak bir zeminin öğretmenler ve eğitim hizmeti sunumu özelinde bulunmadığı, amacı ve içeriği belirlenmemiş performans değerlendirmesi sürecine karşı duruşumuz açık ve nettir. Karar alıcılar eğitimin konusunun sayılar değil, insanlar olduğu gerçeğini idrak etmeli, saik bu olmadığı müddetçe sayısal gelişmeyle kalkınma sağlanamayacağından hareketle performans değerlendirmesi türünden çalışma barışını ve iş huzurunu bozacak tasarılardan uzak durmalıdır.

Yine aile birliği, sağlık, engellilik durumu, lisansüstü eğitim gibi temel ve anayasal hakları gözetmeyen, eğitim hizmetiyle bağlantısız, eğitimin yönetiminden ve eğitim hizmeti sunucusu asli özne olan öğretmenin hizmet sunumunu iyileştirmekten uzak olan rotasyon gibi uygulamalardan da derhal vazgeçilmelidir. Bakanlık tarafından gerekçesinin ne olduğu, eğitimin kalitesi ve öğretmen motivasyonu gibi hususlarla nasıl bir ilişkisinin olduğu izah edilemeyen, dolayısıyla eğitim hizmetinin sunumuna ve eğitim çalışanlarına hiçbir katkı sunmayacağı gibi iş barışını ve çalışma motivasyonunu da ortadan kaldıracak olan rotasyonu kabul etmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.

15 GÜNLÜK DÖNEM İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ

Eğitim Bir-Sen Van Şubesi Başkanı Osman AYŞİN, öğrencilerimizin 15 günlük ara tatili iyi değerlendirmeleri, hem dinlenmeleri hem de başarısız oldukları alanlarda çalışmaları, en önemlisi de fırsat buldukça bol bol kitap okumaları gerektiğini belirterek, velilerimizin, karne notlarından dolayı öğrencilere hiçbir şekilde baskı yapmamaları gerektiğini ifade etti.

Eğitim-Bir-Sen olarak, başta öğretmenlerimiz olmak üzere, bütün eğitim çalışanlarımızı emeklerinden dolayı tebrik eden AYŞİN; Ülkemizin 2016-2017 eğitim-öğretim yılı ikinci kanaat dönemine, sorunlarından arınmış olarak girmesini diliyoruz, diyerek sözlerini tamamladı.